Demet Akalın

Geçen haftaki köşemde, eğlence sektöründe yaşanacak hızlı bir normalleşme sürecinin, korona salgınında o çok korkulan ikinci dalganın fitilini ateşleyebileceğini yazmıştım.

Haberin Devamı


O yazıyla ilgili hem tepki hem de destek mesajı yağdı.
Aynı gün Cenk Eren’den de bir telefon aldım. Diyordu ki “Bir yere kadar haklısın. Fakat eğlence sektörünü birkaç sınıfa ayırmak lazım. Restoranlarda verilen konserler ile kulüpler bir tutulamaz. Kaldı ki sadece müzisyenlerimizi, sanatçılarımızı değil bu sektörden ekmek yiyen valesinden aşçısına yüzbinlerce insanı da düşünmek lazım”...
Hak verdim, konuyu bir de onların gözüyle değerlendirmeli dedim. Ertesi gün Cenk Eren, Demet Akalın ve Işın Karaca ile internet üzerinden uzun uzun konuştuk. Sağ olsunlar, tüm içtenlikleriyle sorularımı yanıtladılar.
Ama bazen samimiyet baş yakıyor!
Cenk Eren “Bizler 3-5 yıl birikimlerimizle idare ederiz ama sektörde gerçekten çok zor durumda olan insanlar var” der demez, Demet Akalın bilindik dobra tavrıyla araya girip itiraz etti: “Sana katılmıyorum.
Bizim de çoluğumuz çocuğumuz, çalışanlarımız, ev kredilerimiz var.
Gelir vergimi daha ödeyemedim. Türkiye’nin en çok kazananlarının başında geliyorum, buna rağmen ben idare edemiyorum!”
Ve işte röportajdaki bu çıkış yüzünden bir anda hedef tahtasına oturtuluverdi Akalın.
Vay sen misin “geçinemiyorum” diyen...
Sosyal medya üzerinden linç başladı. Akalın’ın tek yaptığı, samimi ve içten konuşması, lafı evirip çevirmemesi, politik davranmayıp aklından geçeni pat diye söylemesi bana sorarsanız...
“Koşun linç var” diye klavye başına geçenlerin çoğu sanırım “salgın öncesi çok kazananların şimdi konuşmaya hakkı yok” diye düşünenler.
Bir de çekemeyenler ve kıskananlar tabii ki.
Herkes derdini, zorunu anlatsın elbet ama “Benim derdim dururken sen ne konuşuyorsun” mantığı aklıma yatmıyor.
Evet, pandemi yüzünden hepimiz sıkıntılı günlerden geçiyoruz.
İş insanlarımız, sanayicilerimiz, ihracatçılarımız dahil herkes salgın sebebiyle zorda...
Kim daha zorda, kimin isyan etmeye hakkı var diye bakacağımıza, dua edelim de şu zor günlerden bir an önce çıkalım, refaha kavuşalım artık...

Haberin Devamı

Veliler isyan ediyor

Covid-19 salgınının en sert vurduğu alanlardan biri eğitim...
Uzaktan eğitim başladı, öğrenciler evlerine kapandı. Devlet okullarına giden öğrenciler için durum daha net, internet üzerinden eğitimin bir standardı var.
Ama özel okullara giden öğrenciler ve velileri için süreç çok daha karmaşık.
Kimisi çocukları okula gitmediği için servis ve yemek ücretinin iade edilmesini istiyor, kimisi okullarının internet üzerinden verdiği eğitimi yetersiz buluyor.
Bu kaosun son bulmasını, bunun için de sesini duyurmak isteyen birçok veliden mesaj alıyorum. Onlardan biri Celal Akman.
Bir avukat olan Celal Bey, iki kızının da öğrenimine devam ettiği Şişli Özel Evrim Okulları’nda yaşadığı sıkıntıyı benimle paylaştı. Aynen şöyle diyor:
“Çoğu özel okul nisan başında önce Hangout, sonra da Zoom üzerinden, başlarda 3 saat ama tepkiler üzerine mayıs başından itibaren yabancı dil dahil 10 saat canlı ders yapmaya başladı.
Okullar yoğun ödev vererek bütün yükü velilere yıktı.
Fakat eksik hizmet vermelerine rağmen 2019-20 dönemi ücretlerini tam aldılar.
2020-21 için de açıkladıkları ücretlerden indirim yapmadıkları gibi velilerden fedakarlık bekliyorlar, vermedikleri eğitimin bedelini önümüzdeki yıldan düşmüyorlar.
Servis ve yemek ücretleri iade ediliyor, fakat eğitim iade edilmiyor.
‘Bakanlığın bu konuda bir talimatı veya görüşü yok’ deniyor.
Çoğu veli işsiz kaldı veya gelirleri düştü. Devlet desteği veya burs almayan birçok veli mağdur oldu. Zaten bu sene kayıp.
İlkokul 1. sınıftaki çocuk, okumayı hâlâ çözemedi. 3. sınıftaki yabancı dili unuttu.
Haftada 40 saatlik ders programının açığı, internet üzerinden 10 saatle kapatılamaz.
Okulların ücret iadesi yapmaması halinde özel okul desteği veya KDV indirimi ile velilerin sırtlarındaki ağır yük hafifletilebilir belki.”

Haberin Devamı

İşi sıkı tutuyorlar

Güzellik salonları ve kuaförlerin haftalar sonra yeniden kapılarını açması hususunda açıkçası ciddi çekincelerim vardı.
Ama eşten dosttan duyduklarım içime biraz su serpti.
Getirilen kuralları eksiksiz biçimde uyguladıklarını öğrenince bir deneme yapmak istedim.
Tanfer Klinik ile görüştüm, tam verdikleri saatte kapılarını çaldım.
Tam faaliyete bu hafta geçeceklerini söyleyen Seycan Tanfer, korona önlemlerini anlattı, kliniği gezdirip ayrıntılı bilgi verdi.
İşin özeti “Dezenfektandan maskeye, eldivenden bekleme salonunda hasta sayısı kısıtlamasına her şey tamam, çünkü önce sağlık” diyorlar.
Hayat yavaş yavaş normalleşebilir ama iş yine bize düşüyor.
Yeterli önlemleri almadığını düşündüğünüz güzellik merkezleri ve kuaförlerden uzak durun. İki dirhem bir çekirdek şekilde yoğun bakımda yatmak istemiyorsanız!

Yazarın Tüm Yazıları