İtalya'da düzenlenen Bacardi-Martini Grand Prix yarışmasında gerek Türkiye'de, gerek Avrupa'da çalışan genç Türk barmenleri birçok ödül aldılar.
Şeykırların, bardakların, şişelerin havada uçuştuğu, tam bir gösteri olan Open Disco kategorisinde Levent Yılmaz birinci, Altan Soner üçüncü oldu.
Yaz mevsiminin son yurtdışı gezisini İtalya'ya yaptım. Martini ve Bacardi içkilerinin Türkiye temsilciliğini yürüten Maxxium'un daveti ile İtalya'nın Torino yakınlarındaki Pessione kasabasındaki Martini fabrikasında düzenlenen 2003 Bacardi-Martini Grand Prix yarışmasını izledim.
Yarışmanın sponsorları Bacardi-Martini grubu, teknik yanları üstlenen ise IBA, International Bartenders Association, yani Uluslararası Barmenler Birliği. Katılanların neredeyse tamamı ulusal düzeydeki IBA üyesi barmenler birliği derneklerinin mensuplarıydı. Yarışmacılar Paissa ödülü, Jünyor ödülü, ‘‘Open Classic’’ (açık klasik) ve ‘‘Open Disco’’ (açık disko) dallarında marifet sergiledi ve ter döktü.
Türkiye adına yarışmaya katılanlardan Levent Yılmaz, hem de ikinci kez, ‘‘Open Disco’’ kategorisinde dünya birincisi oldu. ‘‘Open Classic’’ dalında ise yine Türkiye adına yarışan Güven Yerlikaya, kılpayı farkla üçüncülüğü kaçırarak, dünya dördüncüsü oldu. ‘‘Open Disco’’ dalında Almanya adına yarışan Altan Soner ise -yalnız birincilik bize yetmez diye düşündüğünden olsa gerek- üçüncülüğü kazandı. İsviçre adına yarışan Hasan Sivrikaya ise bu kategoride yedinci oldu. Yarışmacılarımızın tümü gösterileriyle büyük beğeni topladı.
Barmenlerin yaşayan piri Vefa Zat'tan meslekle ilgili 1950'li yıllara ilişkin hikáyeler dinlemiştim. Popüler tarihe ilgim sayesinde daha eski dönemlere ait meyhane hikáyelerini bilirim. Bir de Divan şiiri merakım var ki ondan hiç bahsetmeyeyim çünkü divan şiirindeki mey, meyhane ve saki üzerine söylenecekler hem ahláka mugayir olabilir hem de konuya ilgim ve işin çerçevesinin büyüklüğü yüzünden sözü asla toparlayamam.
TÜRK BARMEN RIDVANİNCİR JÜRİ ÜYESİ
Eskilere bakınca insan ister istemez şu yargıya varıyor: Şimdiki barmenler adeta başka bir meslek icra etmekte! Mesela İtalya'da yarışmada jüri üyesi olan bir Türk barmen, Türkiye Barmenler Birliği İkinci Başkanı Rıdvan İncir vardı, tanımanızı isterim. Tam bir centilmen. Giyimi, kuşamı, konuşması ile hemen dikkat çekiyordu. Mesleğe hakimiyetinden hiç söz etmiyorum, zaten öyle olmasa Uluslararası Barmenler Birliği kendisini jüri üyesi olarak çağırmazdı.
Türkiye'de birçok şey sessiz sedasız kılıf değiştiriyor. Bunu çoğu zaman, gündelik hay huy arasında, fark etmediğimizi sanıyorum. Genç bir kuşak geliyor. Yeni meslekler oluşuyor. Mesleklerde yeni normlar gelişiyor. Çok parlak, genç insanlar uluslararası platformlara çıkıyor. Onların normlarıyla onlarla yarışıyor. Üstelik içlerinden bir kısmı başka ülkeler adına bu yarışmalara katılıyor. Ve elbette en güzeli, bu yarışmalarda komplekssiz bir biçimde dünya şampiyonluklarını kazandıklarını görüyorlar.
Yazılarımı takip edenler bilir, ben muhafazakar yanları hiç de hafife alınmayacak birisiyim. Ama dünya vatandaşı olmuş, Avrupa'da, Amerika'da, akla gelebilecek her yerde büyük başarılar kazanmakta olan bu gençleri gördükçe, yaşlı kuşağın ‘‘Avrupa Birliği'ne girelim mi, yoksa girersek iğfal mi oluruz?’’ ya da ‘‘Kıbrıs'ta bir zırnık taviz vermek Türklüğümüzü berbat eder’’ yollu bir sürü safsata ve kuruntuyla debelenmesini gülerek seyrediyorum.
YARIŞMA KATEGORİLERİ
Paissa ödülü adını İtalyan barmen Luigi Paissa'dan alıyor. Yarışma, 1966 yılında onun adına ‘‘Pensiore Paissa’’ olarak başlamış. Şimdi ise Grand Prix'de bir kategori yine bu ünlü bar ustasının adını taşıyor. (Bu da bize vefanın sadece bir semt adı olmadığını hatırlatsın!) Bugün söz konusu kategoride 28 yaş altındaki IBA kurslarına katılmış barmenlerin bir tür yazılı, sözlü ve gösterili sınavı.
Jünyor ödülü sadece otelcilik okulu öğrencilerine açık. Amacı onları yüreklendirmek, onurlandırmak, ulusal düzeyde ve bunu aşanlar için de uluslararası düzeyde deneyim edinmelerini sağlamak.
‘‘'Open Classic’’ bütün barmenlere açık. Amaç, kokteyl sanatını yeniliklerle yaşatmak olmalı. Çünkü burada katılımcıların hem klasik kokteyl repertuarına hakimiyetleri sınanıyor, hem de her birinden, bazı sınırlamalar içinde, yeni kokteyller yaratmaları isteniyor. Asıl başarı notu da bu yenilikler için verilmekte.
‘‘Open Disco’’ tam bir ‘‘showbizz’’, yani gösteri endüstrisi işi. Barmenler her ne kadar bir kokteylle bu yarışmaya katılıyorlarsa da asıl marifet, müzik eşliğinde müthiş bir el ve vücut becerisi göstermek. Bu sırada şeykırlar, bardaklar, şişeler havalarda uçuşuyor, ama çoğu zaman, hiç biri de yere düşmüyor! Bu, anlatılmaktan çok, seyredilmesi gereken bir olay.
TÜRK YARIŞMACILARIN ÖDÜL ALAN KOKTEYLLERİ
Aşağıda size yarışmadaki Türk barmenlerin kokteyllerini tanıtacağım. Ama bunu yaparken aklıma yirmi yıllık bir anım geldi. Bir pazar günü, o günkü patronumuz Erol Simavi yazımı okurken sözünü ettiğim kokteyli içmek istemiş. Erol Bey o zamanlar The Marmara Oteli'nde kalıyordu. Otelin oda servisinden içkiyi sipariş etmiş. Beş dakika, on dakika, yirmi dakika... Kimseden ses seda yok. Erol Bey telefonda haklı bir kızgınlıkla ne olup bittiğini, daha doğrusu kokteylin niçin gelmediğini sormuş. ‘‘Efendim, malzemeyi bulamıyoruz’’ denince kahkahayı koparmış.
Bu hikayeyi bana o zamanki müessese müdürümüz Ahmet Erçalık aktarmıştı. Bu arada patronun bir de tavsiyesini iletti. ‘‘Türkiye'de malzemesi olmayan yemekleri ve içkileri yazmasın’’ demiş.
O gün bugündür bu tavsiyeye hep uydum. Ama bu kez gururumu bu kadar okşayan içkileri -malzemeleri bizde tümüyle ve kolayca bulunmasa bile- yazmaktan kendimi alamadım.
Yapmak için değil, bakmak için diye kabul edin lütfen.
LEVENT YILMAZ TürkiyeShayna Beach Club
Open Disco birincisi
Mabuhay
Bacardi Carta Blanca 4 cl
Bols Çilek 2 cl
Monin Coco 2 cl
Ananas suyu 2 cl
Süt 1 cl
GÜVEN YERLİKAYA TürkiyeSwissotel The Bosphorus, İstanbul