Paylaş
GEÇEN hafta Hürriyet-İstanbul’dan bir grup Büyükçekmece’ye gittik. Belediye Başkanı bizi akşam yemeğine davet etmişti.
Davetin nedeni de ilginç. Başkan bizi gazetede ziyaret ettiğinde Büyükçekmece’de keyifli yemek mekanları olmasına rağmen buralarda ilçe emniyet müdürünün anlaşılmaz bir içki yasağı uygulamasından söz etmişti. Yani nefis bir balık sipariş ediyorsunuz. 'Yanında ne içebilirim?' diye sorduğunuzda garson boynunu büküp 'kola var, gazoz var, ayran var' diye cevap veriyor.
Sevgili okurlar bu hikaye milattan önceye ait falan değil. 2000 yılında İstanbul gibi bir dünya metropolünün bir sayfiye ilçesinden söz ediyorum.
İşte o gün başkana, 'ben geleyim ve bana da böyle bir cevap versinler bakalım' dedim.
Başkan uygar insan. 'Ben size bir kadeh içkiyi ikram etmez miyim sanıyorsunuz?' diye karşıladı sözlerimi.
İşte bu yemek davetinin kısa öyküsü böyle.
Gerçekten de o akşam Neyyire, Ayşen ve Sevinç’le birlikte Büyükçekmece’ye gittik.
Göl kıyısında, kazıklar üzerine oturtulmuş Albatros restoranda keyifle mezelerimizi söyledik. Arkasından, beni levrek ızgara söylediğime pişman eden nefis birer levrek buğulama geldi ortaya.
Bu arada dikkat ettim, içki içen yalnız biz değiliz. Başkana sordum. Emniyet müdürünün tayin olduğunu söyledi. Besbelli Büyükçekmeceliler rahat bir nefes almış. 'Şimdi Silivrililer düşünsün' diyorlar.
Yemekten sonra göl kıyısı boyunca yürüdük.
Her yer insan kaynıyor. Başkana nüfusu sordum. 'Kışın yüz bin kişi, yazın ise nüfus dört yüz bine çıkıyor' dedi.
Büyükçekmece hala İstanbullular için harika bir yazlık.
Şimdiye kadar gitmedinizse, bir hafta sonu mutlaka uğrayın. Havanızın değiştiğini hissedeceksiniz.
Kültürpark
BÜYÜKÇEKMECE’nin o eski şirin balıkçı köyü ve giderek İstanbul’un yazlığı havasına bir de kültür boyutu eklenmekte.
Belediye Başkanı o akşam bizi yeni yapılan kültürparka götürdü.
Yanımda çok sevgili bir dostum, yörenin sakini Tahsin Öztiryaki var. Tahsin, kültürparkın bir zamanlar müthiş bir mezbelelik olduğunu anlatıyor. Zaten oraları gecekondu bölgesiymiş. Ama nasıl gecekondular. Sinan’ın kervansarayına tecavüz edecek cürette bir yapılaşmadan söz ediyorum.
Başkan kararlı bir tutumla bu mezbeleliği ortadan kaldırmış.
Sinan’ın ünlü kervansarayı elden geldiğince restore edilmiş. 'Elden geldiğince' demem boşuna değil. Mesela nefis bir kapı restorasyon öncesinde çalınmış. Şimdi Belediye Başkanı Hasan Bey bu kapının peşinde. İstanbul kazan o kepçe kapıyı arıyor. 'Mutlaka bulacağım ve çalanların yanına kar bırakmayacağım' demekte.
Kervansaray’da çeşitli konserler verilmesi, defileler yapılması planlanmakta. Muhtemelen bu yazı yayımlanıncaya kadar bunlardan bir kısmı gerçekleşmiş olacak.
* * *
Parkın bir yerinde ise harika bir konservatuvar binası duruyor. İçi nasıl doldurulacak peki? Büyükçekmece Belediyesi şimdiden folklorcularla -ki başını Tahsin Öztiryaki dostum çekmekte-, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Bölümü ve İstanbul Belediye Konservatuarı ile işbirliği içine girmiş. Klasik Türk Musikisi ve Türk Halk Müziği ağırlıklı bir çalışma planlanmakta.
* * *
Parkın bir başka köşesinde ise çeşitli illerimize ait minik evler var. Buraları sözkonusu illerin bazı özellikleri yansıtacak biçimde tasarlanmış. Dış görünümleri kadar işlevselliklerine de dikkat edilmiş. Her il burada kendine özgü nitelikleri sergileyecekmiş.
* * *
Çok hoş bir sanatsal alan da amfitiyatro.
Hasan Bey buranın şimdilik rahatça iki bin kişiye hizmet edecek kapasitede olduğunu söyledi. Asıl amaçları ise, bunu önümüzdeki yıllarda genişleterek kapasiteyi neredeyse iki katına çıkartmak.
Amfitiyatro şimdiden konser rezervasyonları almaya başlamış.
* * *
Kültürparkın ortasında nefis bir havuz var.
Etrafta küçük kafeteryalar, çay bahçeleri yapılmakta.
Bu arada kültürparkın bir ucuna dayanan Sinan’ın o müthiş sanat eseri köprüsü de ışıklandırılmış. İnsan bakmaya doyamıyor.
Bütün bu işlerde emeğe geçen herkese bir İstanbullu olarak teşekkür etmek borcumuz diye düşünüyorum.
Paylaş