Paylaş
Konu Kartal’daki Surp Nişan Kilisesi’nin duvarının yıkılması kararıyla gündeme geldi.
Bunu tel’in eden bir yazı yazdım. Aynı yazıda Büyükşehir Belediyesi’nin Aya Nikola Ayazması’nı ortadan kaldırışına da değindim.
Yazının konusu bir kilise ve bir ayazma olmakla birlikte, asıl eleştiri kutsal yerlere saygısızlık gösterilmesi üzerineydi.
Mesele bence asla kapanmış değil. Nitekim bir okuyucum bu konuda tamamlayıcı bilgiler gönderdi.
Bugün sizlerle bu bilgileri paylaşmak istiyorum.
Hala tekzip etmek isteyenler varsa, buyursunlar...
Ahıra Dönüşen Ayazma
Okuyucum Ersoy Soydan Doğan Kitapçılık şirketinde çalışıyor. Aynı zamanda İ.Ü S.B.Enstitüsü Radyo-TV-Sinema Anabilim Dalı doktora öğrencisi.
Yazdıklarına gelince...
'Öncelikle Aya Nikola ayazmasından işe başlamak istiyorum' diye söze giriyor İstanbulu seven bu genç.
'İstanbul Rum Ortodoks Ayazmaları hakkında bir kitap hazırlamak için 1996'da yola çıktım. Tek tek bu ayazmaları ziyaret ettim. Bu sırada Aya Nikola Ayazması’nı da ziyaret edip, fotoğrafları çektim. Ne yazık ki o dönem, Hurdacılar Çarşısı’nın içinde bulunan bu ayazmaya bir yurttaş tarafından at bağlanmıştı. İçerisi ahıra dönmüştü' diyor.
Eh, bunda da belediyeyi suçlayacak değiliz. Vatandaş bir kutsal mekana at bağlamışsa bunun günahı ve vebali önce ona ait olmalı. Yalnız bu arada kutsal mekanı, kutsal mekan görünümünden çıkaranların da payını unutmayalım. Onu korumakla görevli olanlara da ayrıca bir pay biçelim.
Tarih Yağmalanıyor
Okuyucum devam ediyor: 'Derken belediye bu mekanda çalışma başlattı. O dönem Koruma Kurulu’na dilekçe ile başvurarak bu yerin korunmasını talep ettim. Çünkü Kasımpaşa-İplikçi Parkı inşaatında çalışan işçiler ayazmanın yıkılacağını söylediler. Koruma Kurulu kişisel başvurumu dikkate alarak ayazmanın korunması gereken bir eser olduğunu kabul etti. Ve bu kararın bir örneğini de bana verdi. Daha sonra 3 Eylül 1997 günü bir geceyarısı ayazma bütün molozları da kaldırılarak yok edildi. Ayazmanın su motoru, Bizantik kitabesi, manuelleri ve benzerleri ise sırra kadem bastı.'
Giden Geri Gelir mi?
Ersoy Soydan, son durumu şöyle anlatıyor: 'Şimdi ise mahkemenin verdiği karar sonucu belediye bir proje hazırladı. Ve ayazmayı tekrar yapmak istiyorlar. Çünkü ağır cezada yargılanıyorlar ve yeniden yapılmazsa ceza alacaklar.'
Suçlananlar on üç kişi.
Bu arada bir başka ihbar daha var.
Yine Sayın Soydan, 'Aynı dönemde Halıcıoğlu Ermeni Protestan Kilisesi de kuran kursu yapılması amacıyla yıkıldı. Ancak tekrardan yapıldı. Tabii kilise olarak kullanılmıyor' diyor.
Ardından da, 'Belediye yıkma gerekçesi olarak cemaat bulunmadığı ya da eserin tapusu olmadığı gibi gerekçeler öne sürüyor ' diye ekliyor.
Ve bir soru. Benden değil, okuyucumdan: 'İstanbul'da 94 Rum kilisesi var. Yakın zamanda cemaat sıfırlanacak. O halde bu kiliselerin yıkılması mı gerekecek?'
Kamuoyunun Gücü
'Bir caminin yıkılması ne kadar zor ise Hıristiyanlara ait ibadethanelerin de yıkılmasının önüne geçmek gerekiyor. Bunun ise ancak kamuoyu oluşturularak engelleneceğini düşünüyorum' demiş Ersoy Soydan.
Ben de aynen öyle düşünüyorum. Bu yazıları yazma nedenim böyle bir gücü harekete geçirebilmek.
Tabii işin daha acıklı yanı yapılan itiraflar.
'Bu olaylar olurken patrikhane dahil olmak üzere civardaki bütün Rum kiliselerine başvurdum. Yıkılacağı belli idi. Ancak durdurma çabaları sonuç vermedi. Şu an yenisi yapılsa bile ayazmanın su kuyusu ve temeli 1,5 metre kadar altta kaldı' deniyor mektupta.
Soydan ısrarlı. 'Surp Nişan ile ilgili haberi okuduktan sonra Koruma Kurulu’na gittim. Kurul Müdürü Asuman Hanım belediyenin çok mağdur olduğunu ve kendi izinleriyle kilisenin duvarlarının 3 metre içeriye alındığını söyledi' demekte.
Yani Kartal Belediyesi tarihi duvarı yıkmak için kuruldan izin almış.
Peki şu makul soruya aynı kurul üyeleri bir cevap verebilirler mi: Kurul izin verirse, örneğin, Ayasofya’nın duvarları da yıkabilir mi?
Okuyucum da haklı olarak, 'Duvarı aynen yapacaklarmış. Buna kim inanır, üstelik benzer bir olay aynı kilisenin başına 1972 yılında da gelmiş iken' diye itiraz etmekte.
Büyükşehir’e İtiraz Var
Bir itiraz da Büyükşehir Belediyesi’nin tekzibine...
'Belediye yetkilileri yalan söylüyor' diyor okuyucum. 'Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Nolu Koruma Kurulu kararı elimde. Evet karar ayazmanın yıkıldığı gün alındı. (3.9.1997) Ancak başvurum 8.7.1997 tarihinde idi. Üstelik kurul ve belediye arasında yapılan görüşmelerde bu ayazmanın yıkılmayacağı garantisi verilmişti. Gerekirse belgenin yayınlanmasını istiyorum.
Üstelik ayazmanın bulunduğu alan 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı kararla SİT alanı ilan edilmişti.
Yıkıma kılıf arayacaklarına Aya Nikola Rum Ortodoks Ayazması’nın kitabesini bulsunlar. Yıkılmadan önceki fotoğrafları da bulunmaktadır.
Ayrıca Kartal’daki yıkıma kurulun izin verdiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.'
Güzellikler Elden Gidiyor
Okuyucumun söylediği gibi, işte böyle birer ikişer İstanbul’un güzellikleri elden gidiyor.
İstanbullular bu konuda ne kadar hassas bilmiyorum. Ama bu kentte yaşayan aydınlar, bu tür konularda seslerini yükseltmeyeceklerse, o zaman bu sıfatı yakalarına takıp dolaşma hakkına sahip olabilirler mi?
İşaya’nın kitabında yazan şu sözleri nasıl anmam: 'Işık bekliyoruz, ve işte karanlık; parıltı bekliyoruz, fakat koyu karanlıkta yürüyoruz. Körler gibi duvarı el yordamı ile arıyoruz ve gözleri olmayan gibi araştırıyoruz; öğleyin alaca karanlıkta imiş gibi sürçüyoruz; gürbüzler arasında ölüler gibiyiz.'
Binlerce yıl öncesinden, binlerce yıl sonrasını görebilmek. İşte size peygamberlik!
Paylaş