BEYAZ Saray’daki karşılamadan sonra Başkan Bush ile Başbakan Erdoğan baş başa görüşmek için Oval Ofis’e geçtiler.
Görüşmeye sadece Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Başkan Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Dadley katıldı.
İçeri tercüman bile alınmadı.
Tercümanlığı Türkiye Dışişleri Bakanı yaptı.
Bu toplantı tam bir saat sürdü.
Ne konuşuldu, ne gibi kararlar alındı, kim kimden ne istedi, kim kime ne verdi, kim kimden ne aldı?
Bütün bunlar sır olarak kaldı.
Bu önemli görüşmenin zabıtları da tutulmadığı için bunlar devlet arşivlerine girmedi.
Türk halkı, yazgısının konuşulduğu bu görüşme hakkında hiçbir şey öğrenemedi.
Tarafsız gazeteciler, Washington görüşmelerini bir tek sözcükle özetlediler:
FİYASKO...
* * *
Başbakan Erdoğan bu kadar önemli bir görüşmeden sonra ülkesine dönüp Başkan Bush’la neler konuştuğunu halkına anlatmadı.
Bırakın halkı, parlamentoyu bile bilgilendirmedi.
Amerika’dan İtalya’ya uçtu, orada görüşmeler yaptı.
Sonra Türkiye’ye döndükten sonra Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ı ağırladı.
Onu geçirdi, dün Peres’i karşıladı.
Bugün de Abbas’ı karşılayacak.
Bütün bu hareketliliğin sonunda Irak sorunu da bir güzel uyutulacak.
* * *
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, gazeteci arkadaşlarımıza Irak konusundaki belirsizliği anlattı.
"Operasyon yapılmayacaksa istihbaratı ne yapayım, turşusunu mu kurayım" dedi.
Bunun da ötesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, daha vahim bir açıklama yaptı.
Genelkurmay’a henüz hükümetten sınır ötesi harekát için bir talimat gelmediğini söyledi.
Meclis’ten çıkarılan tezkere hálá Başbakan’ın çekmecesinde bekliyor.
Anlaşılıyor ki sınır ötesi harekát yapılma olasılığı zayıf.
Bunu zaten Irak yöneticileri ve Kürtler söyleyip duruyorlar.
Türkiye en duyarlı olduğu konuda böyle bir belirsizliği ilk kez yaşıyor.
Başbakan en kısa zamanda çıkıp Türk halkına bilgi vermek zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti gelenekleri olan ciddi bir devlettir.
Onun bunun el yordamıyla yönettiği bir aşiret değildir.
* * *
AKP iktidarının aşiret anlayışının en güzel örneğini Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Türkiye ziyaretinde yaşadık.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, güçlü ve onurlu bir devletin cumhurbaşkanı ve başbakanı gibi davranmadılar.
Nedir o Kral Abdullah’ın karşısındaki eziklik?
Nedendir bu kadar hayranlık?
Kralın bir yanına Cumhurbaşkanı Gül’ü, bir yanına Erdoğan’ı oturtarak çektirdiği ulusal onurumuza yakışmayan o fotoğraf, nasıl bir iktidara sahip olduğumuzun acı bir belgesidir.