DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül Washington’da iyi ağırlanıyor ve ilginç görüşmeler yapıyor.
Gül’ün görüşmelerde edindiği izlenime göre önümüzdeki dönemde PKK ile ilgili önemli gelişmeler olacak.
Amerikalılar bugüne kadar yaptıkları gibi yine Ankara’yı oyalıyorlar mı, yoksa terör örgütü ile ilgili gerçekten etkin adımlar atacaklar mı?
Bakan, Amerikalı muhataplarının verdikleri sözlere inanmış gibi görünüyor.
O nedenle de kendisini izleyen gazeteci arkadaşlarımızın izlenimlerine göre yüzü gülüyor.
Eğer Amerika Gül’e verdiği sözleri tutar da, Türkiye’nin beklediği adımları atarsa, iki ülke arasındaki "sağırlar diyaloğu" haline gelen ilişkiler düzelebilir.
Washington, Türkiye’de Amerika ve Avrupa’ya karşı olan havanın keskinleşmesinden kaygılı.
Çünkü bu karşıtlık dengeleri bozacak düzeye yükseldi.
Washington’u endişelendiren bir başka gelişme de Türkiye’nin varoşlarında kabaran ırkçı ve şoven milliyetçi dalga.
Sanırım bu havanın olağanüstü gelişmesinde kendileri ile Avrupa ülkelerinin önemli bir rolü olduğunun farkındadırlar.
Eğer bunu hálá anlayamadılarsa bunun da bizi ciddi şekilde kaygılandırması gerekir.
* * *
Washington’daki uzmanlara göre, Türkiye’deki şoven unsurlar, İslam ve demokrasiyi kucaklamış pozitif milliyetçilik sınırlarını zorluyor.
Bu olumsuz gelişmede, ABD ve AB kadar, ülkenin değerlerini aşağılayan, onları hiçe sayan moda akımın da rolü var.
Bu tür davranışlar, varoşlardaki cahil insanları tahrik ediyor.
Washington, Türk toplumunun esas geleneklerinin İslam ve demokrasi olduğuna inanıyor.
Amerikalılara göre, bunu kucaklayan tek parti de AKP...
O nedenle Washington, 1 Mart Tezkeresi’nin reddinden sonra AKP konusunda düş kırıklığına uğramasına rağmen yine de bu partiyi destekliyor.
Çünkü ABD’nin güven duyacağı bir başka parti yok.
Özellikle ana muhalefet Partisi CHP’ye hiç de sıcak bakmıyor Washington.
1 Mart’taki Amerika’ya karşı duruşun en büyük aktörünün CHP olduğunu biliyor.
Öteki partileri ise güçlü görmüyor.
* * *
O nedenle Abdullah Gül’ün umutla yakında PKK konusunda Amerika’nın etkin adımlar atmasını beklemesi de boş olmayabilir.
Örneğin AKP’ye bir jest olsun diye seçimden önce bir iki PKK liderini paketleyip Türkiye’ye postalayabilirler.
Bu, AKP’yi güçlendirebilir.
(1999’da Ecevit’e yapıldığı gibi...)
Ancak Amerika ne yaparsa yapsın bazı gerçekler değişmez.
PKK olayı bitirilmezse...
Irak bölünüp Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurdurulursa...
Kerkük Kürtler’e verilirse...
Ermeni Soykırımı Yasası geçerse...
Washington ağzıyla kuş tutsa Türkiye’de kabaran Amerika nefreti azalmaz, çok daha artar.
Bunu ikinci kez iktidara gelse bile AKP de engelleyemez.
Amerika bunu hálá anlayamadıysa, Türkiye’deki diplomatları, gizli açık istihbarat görevlileri burada boşuna oturuyorlar demektir.