Ama Fransa Cumhurbaşkanı olarak değil, G-20 ülkelerinin başkanı olarak...
Çankaya’ya gitti. Cumhurbaşkanı ile G-20’nin sorunlarını görüştü. İki lider basın toplantısı yapıp görüşlerini açıkladılar. Sarkozy önceden açıklandığı gibi medyadan sadece iki soruyu yanıtladı. Sonra Anıtkabir’e çiçek koydu, saygı duruşunda bulundu ve anı defterine duygularını yansıtan bir mesaj yazdı. Oradan Başbakanlığa geçerek Başbakan Erdoğan’la görüştü. Sonra havaalanına gitti ve uçağına atlayıp Türkiye’den ayrıldı. Sarkozy G-20 ülkeleri başkanı olarak geldiği Türkiye’de topu topu 6 saat kaldı. Bizimkiler gezisini uzatmasını istediler ama Sarkozy’nin programı değiştirilmedi. G-20 Başkanı Türkiye’de daha fazla kalmaya gerek görmedi. * * * Bu şık bir ziyaret olmadı. Önemsenen, yıldızı parlayan büyük bir ülkeye duyulması gereken saygıya hiç ama hiç uymadı. Peki neden bu kadar kısa tutuldu gezi? Fransa Dışişleri cumhurbaşkanlarını uyarmadı mı? Uyardı da Sarkozy mi dinlemedi? Türk tarafının daha uzun bir ziyaret olması gerektiği yolundaki görüşü neden dikkate alınmadı? Bu sorulara yanıt verecek bilgilere sahip değiliz. Ama bildiğimiz Sarkozy’nin gezisi diplomatik kurallara ve nezakete pek uygun düşmedi. Sarkozy’nin Türkiye’yi Tunus ve Cezayir’in daha büyüğü olarak gördüğü biliniyor. Ayrıca AKP’nin dinsel ağırlıklı dünya görüşünden kuşku duyduğu şeklinde bir kanı da oldukça yaygın. Mösyönün, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine karşı çıkmasında bu etkenlerin rolü olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Hatta “70 milyonluk Müslüman bir ülkeyi aramıza nasıl alırız?” sorusunu da sık sık gündeme getirdiği de... * * * Sarkozy’nin Türkiye gezisini Cumhurbaşkanı şapkasıyla yapmaması ve çok kısa tutması Fransız kamuoyuna bir siyasi mesaj da olabilir. Sanırım Fransa Cumhurbaşkanı’nın bu davranışının arkasında, Türkiye karşıtı bir politika ile seçim kazandığı inancı da yatıyor. Sarkozy ayrıca gezisini kısa tutarak, ülkesindeki Türkiye karşıtlarına “Türk dostu” görüntüsü vermemeyi amaçlıyor olabilir. Anlaşıldığı kadarıyla mösyönün inancı şu: “Türkiye’nin AB’ye tam üye olması birliğe bir yarar sağlamaz. O nedenle Türkiye’ye tam üyelik verilmeden sıkı ilişkiler kurulmalıdır.” Mösyö Ankara’da da “Sözünüzü yerine getirin” hatırlamasını “Üyeliğe değil, müzakerelere onay verdik” diye yanıtladı. Sarkozy’nin bu tutumu, kendisi cumhurbaşkanı olarak kaldığı sürece etkilidir. Yakında Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kamuoyu araştırmalarının sonuçlarına göre mösyönün durumu pek parlak değil. Türkiye, Avrupa Birliği hedefini kişilere bağlı görmemeli ve engelleri aşmak için çaba harcamalı. Mösyö bugün var, yarın yok.