Paylaş
Ne zaman tükeneceğini hiçbirimizin bilmediği ömür pastamız biraz daha küçülecek.
2009 acı anıları çok fazla, laik demokratik cumhuriyet için endişelerle dolu bir yıl olarak gece yarısı geçip gitmiş olacak.
2010’da daha güzel, daha mutlu, daha huzurlu bir yıl geçirmeyi umut ediyoruz. Dilerim 2010 hepiniz için de böyle bir yıl olur.
Şimdi düşünüyorum da, benim çocukluğum çok daha yoksul, olanakları kısıtlı bir Türkiye’de geçti.
Bugünkü pırıltılı yaşamın zerresi yoktu.
Yoksul olan ülkemizde pek az şey bulunuyordu.
Parası çok olan için de bu böyleydi, olmayan için de...
Buna karşın herkesi sarıp sarmalayan bir mutluluk ve huzur vardı.
Terör diye bir şey tanımazdık.
İnsanlarımız arasında ayrı gayrı yoktu.
Kimin hangi kökenden olduğunu hiç merak etmezdik.
İrtica hiçbir zaman bugün olduğu gibi toplum yaşamını tehdit edecek boyutlara ulaşmadı.
Kriminal suçlar da dünya ölçütlerine göre çok çok azdı.
Evet yoksulduk ama mutlu, huzurlu ve birbirini seven insanlardan oluşan bir toplumduk.
* * *
İnanmayacaksınız ama o yılların Afyon’undaki sosyal yaşam bugüne göre çok daha çağdaştı.
Örneğin belediye, orduevi ve TCDD salonunda sık sık eğlenceler, balolar düzenlenirdi.
Şimdi böyle bir etkinliğin olduğunu zannetmiyorum.
Yılbaşı balolarını çok iyi anımsıyorum. Hele biri çok ilginçti. Onu size de anlatmalıyım.
O yıl da belediye salonu rengârenk grapon kâğıtları, yaldızlı ay ve yıldızlarla, balonlarla süslenmişti.
Kentin tek orkestrası bir trompet, bir akordeon ve bateriden oluşuyordu.
Orkestranın şefi ise motorcu İhsan’dı.
İhsan motor tamircisiydi. Trompet çalmayı askerdeyken bandoda öğrenmişti.
Asker dönüşü trompeti bırakmamıştı. Motorcu tamirciliğinin yanında kurduğu küçük orkestrayla bu tip gecelerde çalışıyordu.
İhsan başına buyruk bir adamdı. Kimsenin önünde eğilmez, bükülmezdi.
Bisikletimi tamire ona götürdüğüm için kendisini tanırdım.
* * *
Nedenini bilmiyorum ama İhsan balodan önce, bir davranışı yüzünden belediye başkanına kızmış.
Çalmak istememiş ama arkadaşları ve belediye görevlileri onu zorla ikna etmişler.
Balo başladı. Kısa bir süre sonra İhsan parçalar çalınırken trompetini başkana doğru döndürüp uzun uzun “tüt” diye öttürdü.
Önce kimse fark etmedi ama İhsan bu hareketi sık sık tekrar etmeye başladı.
Başkan kızıyor ama bir şey yapamıyordu. O kızdıkça İhsan “tüt”leri daha sık çekiyordu.
Başkan baktı İhsan’ı susturmaya imkân yok. Duymazlığa geldi.
Ama her “tüt”ten sonra bütün salon gülüyordu.
Bir süre daha dayanan başkan kalktı, eşiyle birlikte çıkıp gitti.
Balo da kazasız belasız sona erdi.
Ertesi gün baktık ki İhsan’ın dükkânı yerle bir edilmiş.
Meğer başkan emir vermiş ve belediye ekipleri dükkânı sabahın köründe yıkmışlar. İhsan dükkân enkazını görünce hiçbir şey söylememiş ve pılısını pırtısını toplayıp motoruna atmış ve çekip gitmiş.
Nereye gittiğini de kimseye söylememiş.
Paylaş