Hani artık uluslararası arenada rol bekleyen değil, rol alan aktördü?
Hani dünyanın güçlü ülkeleriyle eşit koşullarda konuşuyordu? Hani komşularıyla “sıfır sorun” politikası uygulanacaktı? Bütün bunlar ne oldu? Son günlerde ülkemiz açısından yaşadığımız şaşırtıcı ve onur kırıcı gelişmelere bakalım, bunlar ne kadar gerçek görelim. ......... Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan Lefkoşa’da Rum lider Dimitris Hristofyas’la yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki dostluğu ve işbirliğini pekiştirdi. Larnaka’daki Ermeni soykırım anıtını törenle açtı. ......... Sarkisyan Kıbrıs Rum kesiminden Atina’ya geçti. Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas kucaklaştılar ve iki ülkenin stratejik işbirliği yapmasına karar verdiler. Papulyas bu kararın akşamında Sarkisyan onuruna bir akşam yemeği verdi. Papulyas yaptığı konuşmada 1915 olaylarıyla, Pontus konusuna değindi. “İkimizi de aynı barbar kesti” dedi. ......... Almanya Şansölyesi Angela Merkel Güney Kıbrıs’a yaptığı ziyarette Hristofyas’ın gözlerinin içine bakarak şöyle dedi: “Kıbrıs sorununun çözümü için iyi niyetle çalıştınız ancak Türk tarafı olumlu adım atmadı.” Merkel bu sözleri söylerken Hristofyas’ın yüzünde güller açıyordu. .......... Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu Başbakan Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Erdoğan konuğunu Erzurum’a götürerek Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için yapılan tesisleri gezdirdi. Yunan Başbakanı Erdoğan’la birlikte o sırada Erzurum’da yapılan Türk Dışişleri Büyükelçileri’nin toplantısına katıldı ve bir konuşma yaptı. Papandreu konuşmasında Türk jetlerinin Ege adaları üzerinden yaptıkları uçuşları eleştirdi ve “Amacınız nedir?” diye sordu. Sonra da Kıbrıs’taki Türk askeri varlığını “işgal ordusu” olarak niteledi. .......... Papandreu Türkiye ziyaretinden önce İsrail Başbakanı Netanyahu ile telefonla görüşüp iki ülkenin ortak bakanlar kurulu toplamasına karar verdiler. * * * Yukarıdaki olaylar Türkiye’nin dış politikadaki karnesini açık seçik ortaya koyuyor. Karneye göre Türkiye dünyanın parlayan yıldızından ziyade notları dökülen bir öğrenciyi andırıyor. Buna Avrupa Birliği ile 5 senedir yürümeyen ilişkileri eklemek de gerekiyor. Türkiye’nin tam üyelik görüşmelerinde beş yıldır 35 başlıktan sadece birini açıp kapatabildiğini... Ortadoğu’daki sorunlarda etkili rol üstlenme girişimlerinin sonuç vermediğini... Komşularla “sıfır sorun” politikasının tatlı bir hayal olarak kaldığını... “Artık dünya ile eşit koşullarda konuşuyoruz” sözlerinin masal olduğunu... Anımsatmak da gerekiyor. Şu gerçeği dünya gördü ama bizler hâlâ yeterince göremedik: AKP yönettiği teknenin dümenini Batı’dan Ortadoğu’ya çevirip Türkiye’yi başka sulara sürüklüyor. İşte “Dünyanın parlayan yıldızı”nın son durumu.