EŞİNİN türbanı nedeniyle Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava eden bir Dışişleri Bakanımız vardı.
Şimdi o Dışişleri Bakanımız Allah'ın izniyle çok yakında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna da oturacak.
Eşleri hanımefendi ise Türkiye'nin türbanlı ilk first lady'si olacak.
Aslında Abdullah Gül adı büyük bir şaşkınlık yaratmadı.
Ama ErdoÄŸan adaylığını koymadı diye sevinenlerimiz oldu. Â
Oysa Erdoğan ile Abdullah Gül arasında en ufak bir fark yok.
İkisinin de dünya görüşü, zihniyeti kopyalanmış gibi birbirinin aynı.
Çankaya'daki Gül'ün yaratacağı gerginlik Erdoğan'ınkinden az olmayacak.
Onun için ha Erdoğan, ha Gül...
Şimdi akıllara Erdoğan neden aday olamadı sorusu geliyor.
Ben gösterilen tepkilerin etkisi olduğunu sanmıyorum.
367 sorunu yüzünden Anayasa Mahkemesi'nin kararı, bu karar nedeniyle Türkiye'nin seçime gitme olasılığı Tayyip Bey'i Çankaya'ya çıkmaktan vazgeçirmiş olabilir.
Belki de Başbakan'ın hesabı şudur:
Seçimden zaferle çıkarsa anayasayı değiştirip cumhurbaşkanlığı süresini 5 yıla indirip iki kez seçilme koşulunu getirmek ve Gül'ün görev süresinin bitiminden sonra kendisi seçilmek...
* * *
Biraz da aylardan beri yaşadığımız demokrasi açısından gurur duyacağımız(!) sürece biraz değinelim.
Bir ülke düşünün ki, günlerce, aylarca bütün yazgısı bir insanın iki dudağına bağlı kaldı.
Erdoğan milletle dalga geçer gibi sürekli kafaları karıştırdı.
Halkı, kurumları, devlet ciddiyetini hiçe saydı.
Sonra da Abdullah Gül adını "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları arasında açıkladı.
Abdullah Gül Çankaya'da nasıl bir cumhurbaşkanlığı yapacak?