DEVLET Bahçeli, Türkeş’in ölümünden sonra sessiz sedasız sahneye çıkıp, MHP Genel başkanlığı koltuğuna oturdu.
Doğrusu, o günlerde kimse bu sessiz sedasız politikacının ülkenin yazgısında bu kadar önemli roller üstleneceğini tahmin etmedi.
Ama Bahçeli çok kritik dönemlerde ülkenin yazgısını değiştirecek kararlar ve duruşlar içinde oldu.
Tarih, mutlaka Devlet Bahçeli hakkında o şaşmaz hükmünü verecektir.
* * *
Bahçeli, 57. koalisyon hükümeti döneminde Başbakan Ecevit’e yanında sigara içmeyecek kadar saygılıydı.
Bu nedenle de uyumlu bir ortaklık yaptı.
Ancak Ecevit’in hastalığı sırasında partisinin koalisyon dışında bırakılacağı dedikodularına inandığı için ülkeyi erken seçime zorladı.
Ecevit’in ısrarlarına rağmen kararından dönmedi ve ülke 2002 Kasım’ında erken seçime gitti.
Erken seçim, ağır bir ekonomik krizden yeni çıkmış koalisyon hükümeti için intihar demekti.
Çünkü alınan önlemler ve yapılan reformlar yeni yeni meyvelerini vermeye başlamıştı.
Ekonomi iyiye gidiyordu ancak henüz bu iyileşme halka yansımamıştı.
Bahçeli, Ecevit’in uyarılarını da dinlemedi ve erken seçim koalisyon partilerinin çöküşü oldu.
Ecevit’in DSP’si, Yılmaz’ın ANAP’ı baraj altında kaldı.
Bahçeli’nin partisi MHP de aynı çukura düştü.
6 ay önce kurulmuş olan dinci parti AKP ise kendisine hazırlanmış iktidar koltuğuna tek başına oturuverdi.
AKP’nin beklemediği bir şekilde iktidar olmasının baş aktörü hiç kuşkusuz Devlet Bahçeli’ydi.
* * *
MHP liderinin ülke yazgısına damgasını vurduğu ikinci olay cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları kafalarındaki İslam ağırlıklı rejimi kurmak için dindar bir cumhurbaşkanı seçeceklerini ilan ettiler.
Adayları Abdullah Gül’dü.
Bütün gayretlerine rağmen bunu başaramadılar ve ülkeyi seçime götürdüler.
Seçimden sonra da Gül’ü seçemeyecekleri için sıkıntı içinde olan AKP’nin imdadına yetişen yine Devlet Bahçeli oldu.
Sürpriz bir destekle Meclis oylamasına katılacaklarını açıkladı.
Ve dindar cumhurbaşkanı MHP’nin katkısıyla seçildi.
Rejimin dengeleri açısından son derece sakıncalı olan bu seçimin de baş aktörü Devlet Bahçeli oldu.
Şu anda yaşadığımız türban olayında da kilit rol oynayan aktör yine Bahçeli’ydi.
Türbanın serbest bırakılması için anayasa değişikliği gerekiyordu.
Ancak AKP’nin Anayasa’yı değiştirecek sayısal çoğunluğu yoktu.
İşte o anda Bahçeli sahneye çıktı ve türbanın serbest bırakılması için AKP’ye elini uzattı.
MHP liderinin desteğiyle önümüzdeki hafta türban üniversitelerde serbest olacak.
Muhalefet partilerinin, yargının, sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının, medyanın ve hepsinden önemlisi de üniversitelerin tüm uyarıları Bahçeli’yi etkilemeye yetmedi.
Atatürk’ün bu ulusa emanet ettiği laik demokratik cumhuriyet açısından bir kırılma noktasının başlangıcı olan türban serbestisinin de baş aktörü yine Bahçeli oldu.
Hiç kuşkusuz bizim burada özetlemeye çalıştığımız bu olayları tarih yazacak ve Devlet Bahçeli hakkında o şaşmaz değerlendirmesini yaparak hükmünü verecektir.