İLGİNÇ bir yemekti. Bu ilginç yemeğin en ilginç iki kişisi benim karşımda oturuyordu.Biri Fransa’nın tanınmış düşünce kuruluşlarından ‘Siyaseti Yeniden Yapılandırma Vakfı’ Başkanı Prof. Dr. Frank Debie, öteki işadamı, DYP eski İstanbul Milletvekili Jefi Kamhi’ydi.Prof. Debie genç bir adam. Geleceğin önemli isimlerinden biri olacağı konusunda yaygın kanı var. Jefi Kamhi’yi ise tanıtmaya gerek yok. Türkiye’nin büyük ve önemli işadamlarından biri. Yemeği Marmara Grubu stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı veriyor. Vakıf Başkanı Dr. Akkan Suver, Prof. Debie’yi konuklara tanıttı ve sözü kendisine verdi. Prof. Debie Türkiye’nin sosyal, siyasi ve ekonomik konularını irdeleyen çok dengeli ve gerçekçi değerlendirmeler yaptı.İçinde bulunduğumuz çözmemiz gereken sorunları, hemen her gelen Avrupalı’nın yukardan bakan, ders verir gibi, hatta zaman zaman küstahlığa varan üslubundan tamamen uzak, ölçülü ve nazik bir dille anlattı. Prof. Debie’nin Türkiye’nin sorunlarını son derece iyi bildiği kesin. Türk-AB ilişkileri konusunda da ‘Türkiye’ye çok büyük haksızlıklar yapıldığını kabul ediyorum’ derken son derece dürüst bir yaklaşım sergiledi.* * *Prof. Debie’nin konuşması bittikten sonra Jefi Kamhi söz aldı ve sözlerine hepimizin duygularını yansıtan şu sitemle başladı:‘Batı’dan Doğu’ya bizden farklı bir açıdan bakıyorsunuz. Türkiye için kırıcı olan AB meselesinden ziyade Avrupa’nın bize bu bakış açısıdır.’Kamhi Avrupalılara ders verir gibi şöyle sürdürdü sözlerini:‘Türkiye’nin PKK’yla, Yunanlılarla, Kıbrıs’la, Ermenilerle sorunları var. Avrupalılar Ermeni meselesini Almanya’daki soykırım meselesiyle bir tutuyorlar. Bunları birbirine nasıl benzetebilirsiniz? Savaşın içinde kendileri de yaşadıkları halde... Bu durumda Fransızlara bizi yargılama hakkını nereden bulduklarını sorarız biz de. Cezayir’deki, Çin’deki katliamları sorarız. Türkler Ermenilere soykırım yaptı diyorsunuz. Ermeni terör örgütlerinin öldürdüğü yüzden fazla diplomatımız ve vatandaşımız var. Bu suikastlara nasıl izin verdiniz?’Prof. Debie’nin yanıtı şöyle oldu: ‘Hiçbir ülkenin bir diğer ülkeyi yargılamaya hakkı yoktur. Evet doğrudur biz Cezayir’de ve Çin’de katliamlar yaptık. Bu çok açıktır ve Türkiye’nin Avrupalı olup olmadığına karar vermek Fransız halkının işi değildir. Bu tarihin işidir, coğrafyanın işidir. Fransızların büyük çoğunluğu Türkiye’nin AB üyeliğine karşı ancak bu onların Türkiye’yi yeterince tanımamalarından kaynaklanıyor.’* * *Jefi Kamhi yeniden söz aldı ve değişik ırklardan insanların Avrupalı olabileceğini örnekler vererek anlattı:‘Örneğin bugün Amerikalıyım diyenlerin mutlaka bir kökeni var. Her milletten, her ırktan Amerikalı var. İtalyan Amerikalı var, Afro Amerikalı var... Avrupa için de böyledir. Bir insan Macar asıllıyım ama Avrupalıyım diyebilir. Yine bir insan ben Türküm ama Avrupalıyım diyebilir. Ben bir Türküm ama Yahudiyim. Benim atalarım yüzyıllar önce İspanya’dan gelip Türkiye’ye yerleşmiş. Ben Türküm ama Avrupalıyım diyebiliyorum.’Jefi Kamhi’nin baştan sonra yürekten katıldığım sözleri sorumlu, duyarlı bir yurttaş olmanın önemini vurguluyordu. Yaşadığımız ve pek çok olumsuzluklara tanık olduğumuz Türkiye’de yurtseverliğin ne kadar değerli olduğunu da...Hele karakter çizgilerinin kolayca kırılıp, başka yönlere dağıldığı, kimliklerin yitirildiği, yüzlerin belirginsizleştiği günümüzde...