LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
KASTELLİ, Türkiye’de yaşanan kural dışı bir dönemin simgesiydi.
İmparatorluğunu, ustaca pazarladığı bir yalancı cennet üzerine kurmuştu.
Binlerce insan, milyarlarca lirasını götürüp ona teslim etmişti.
Bu işin sonunun olmadığını bilenler bile Kastelli’nin verdiği yüksek faizin çekiciliğine kapılmıştı.
Sonunda 1982 yazında deniz bitti... Kastelli, İsviçre’ye kaçtı.
Bir gün Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili beni aradı.
"İki gün sonra Kastelli’yi Tunus’tan alıp getiriyoruz, haberin olsun" dedi.
Heyecandan elim ayağım titredi.
"Ne zaman? Hangi gün? Kaç uçağıyla? Kaç görevli alıp gelecek? Onlar ne zaman gidecekler?"
Kaynak başka bilgi vermemekte direniyordu:
"Ben sana söyleyeceğimi söyledim. Gerisi sana ait."
Israr ettim, biraz daha bilgi alabilmek için dakikalarca dil döktüm.
Ama sonunda uçağın gününü ve saatini öğrendim.
Telefonu kapattıktan sonra bir süre kafamda hızlı bir değerlendirme yaptım.
Pasaportu hazır olan bir arkadaşı bulmam gerekiyordu.
Gazetede bu işi kıvırabilecek kim varsa onunla konuştum.
Ancak Tunus uçağına binebilecek, pasaportu ve dövizi hazır kimse yoktu.
Tek umudum kalmıştı: Altan Öymen.
* * *
Hemen onu aradım. Pasaportu hazırdı, dövizi de vardı.
İlk uçakla gidebilirdi.
Olayı anlattım.
Yarın kalkacak Cezayir uçağı, ertesi gün Tunus’a uğrayacak ve Kastelli’yi alıp Türkiye’ye getirecekti.
Altan Öymen’in yarınki uçağa mutlaka binmesi gerekiyordu.
"Tamam ben hazırım, sen bilet işini ayarlat."
Ertesi gün Altan Öymen o uçağa bindi.
O zamanlar cep telefonu diye bir olay olmadığı için aramızdaki iletişim kesilmişti.
Altan Öymen’in Kastelli’yi getiren uçağa binebilmek için tüm gazetecilik hünerini kullanması gerekiyordu.
Merak içinde bekliyorduk. Ama ben, usta gazetecinin bunu başaracağını bildiğim için rahattım.
Uçak döndü. Altan Öymen uçaktaki tek Türk gazetecisiydi.
Olayı manşetten verdik.
Altan Öymen hem fotoğraf çekmiş, hem de Kastelli’yle konuşmayı başarmıştı.
Gerçekten büyük bir gazetecilikti yaptığı.
Kastelli röportajı ile o yılın en büyük gazetecilik ödülünü kazandı.
* * *
Kastelli ile ilgili yaşadığım ikinci ilginç olay da şöyle oldu.
Zengin bir arkadaşım vardı.
Bir gün ona rastladım.
Son zamanlarda aileden kalma bütün mallarını satıp yemiş ve ekonomik sıkıntıya düşmüştü.
Ama o gün çok neşeliydi.
"Son kalan malı da sattım ama bu sefer harcamadım, doğru Kastelli’ye götürüp verdim. Artık rahatım" dedi.
Şimdi miktarı unuttum ama her ay büyük faiz alacaktı.
Bu aylık gelir, onun rahat rahat yaşamasına yetip de artacaktı.
Hatta o gün bunun şerefine kadeh tokuşturduk.
Ama iki veya üç gün sonra bomba patladı.
Kastelli, İsviçre’ye kaçmıştı.
Arkadaşımın bütün umutları sönmüş, son varlığı da saadet zincirinin kopmasıyla birlikte dağılıp gitmişti.
Kastelli de İsviçre’ye kaçarak yaşamının son perdesini oynamaya başlamıştı.
Son perdeyi de önceki gün ağzına sıktığı bir kurşunla bir daha açılmamak üzere kapattı.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları