BÖYLE bir şey dünyada ne görülmüş ne de duyulmuştur.
AKP kendi dünya görüşüne yakın akademisyenlerden bir kurul oluşturuyor.
Onlara "Şöyle şöyle bir anayasa yapın" diye talimat veriyor.
Onlar da oturup öyle bir anayasa taslağı hazırlıyorlar.
Bu işi büyük bir gizlilik içinde yapıyorlar ve taslağı AKP’ye veriyorlar.
Gazeteciler ancak taslakla ilgili tırtıkladıkları bilgilere dayanarak haberler yapabiliyorlar.
İşte, kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, derneklerin, sendikaların, üniversitelerin bildikleri, basında çıkan bu sınırlı bilgilerden ibaret.
Şimdi hem komisyon, hem akademik kurul Tayyip Bey’in başkanlığında toplanacak ve taslağa son şeklini verecek.
Oysa anayasalar toplumsal bir uzlaşma belgesi olduğu için geniş bir tartışma ortamında hazırlanır.
Ama bu anayasa toplumun değil, AKP’nin anayasası olacak.
Onun için ömrü de uzun olmayacak.
* * *
Siviller çalışmalardan bihaber oldukları için bu sivil anayasaya bir katkı yapamadılar.
Şeffaf ve demokrat iktidar bu demek olmalı.
AKP tarafından izlenen anayasa yapma yönteminin ne kadar demokratik ve saydam olduğunu kendilerini bu dinci partiye yakın bulan neo solcu liberaller iyi düşünsün.
Baksanıza, hukukçular yangın yemiş gibi şaşkın ve çaresiz.
"Tartışamadık, böyle dayatmalarla yapılan anayasalar toplum tarafından benimsenmez" diye yakınıyorlar.
AKP’ye toz kondurmayanlar ise nasıl kıvıracaklarının hesabını yapıyorlar.
Ama kimse umudu kesmesin.
Bizim başbakanımız su katılmamış bir demokrattır, aşırı uzlaşmacıdır.
Ama bir huyu vardır önce yapar, sonra uzlaşma arar.
Ne yapalım yani, uzlaşan uzlaşır, kabul eden eder, etmeyen ise anasını da alır gider.
Yakışıksız söylem
Ben daha çok demokrasinin Türkiye’nin bütün sorunlarının çözüm anahtarı olacağına inanırım.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, bir toplumdaki bütün sıkıntıların hazım ilacıdır.
Daha çok demokrasinin bir ülkeyi bölüp parçaladığı da dünyada görülmemiştir.
Gerek Kürt sorunu olsun, gerek öteki sorunlar olsun ancak daha çok demokrasiyle çözülebilir.
Ancak...
Buna rağmen Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in üslubu ve yaklaşımını yanlış ve demokrasiye aykırı buluyorum.
Bir belediye başkanı, bir ülkenin başbakanına, içinde bulunduğu psikolojik durum ne kadar sıkıntılı olursa olsun, böyle meydan okuma nezaketsizliği içinde olmamalı.
Evet Baydemir Başbakan’dan ve iktidardan şikáyetçi olabilir.
Başbakan ve partisini eleştirebilir.
Ama konumu, böyle bir üslup kullanmamasını gerektirir.
Baydemir 24 saat siyaset yapmak yerine, belediye başkanlığı yapsın.