GERİLE gerile sinirlerin boşaldığı, sabırların taştığı anlar vardır.
Böyle anlarda toplumların öfkesi nerede, nasıl patlar kestirilemez.
Bugün Türkiye bu travmayı yaşıyor.
Daha şehitlerimizin acısı içinde kıvranırken Amerika’nın ikinci darbesiyle sarsıldık.
Şu aşamada toplum olarak soğukkanlılığımızı yitirmemeliyiz.
Türkiye üzerinde saygısızca ve kalleşçe oyunlar oynanıyor.
Kimse, bu pis oyunu örtbas etmek için derin felsefeye, bin dereden su getirmeye kalkmasın.
Her şey açık...
Senaryo, Türk toplumunu zıvanadan çıkarmak için kurgulanmış.
* * *
İktidarın teröre karşı bu kadar çaresizlik içinde kalmaması gerekirdi.
Olayların tırmanmasına, toplumu isyan ettirecek noktaya gelmesine izin verilmemeliydi.
Yazan, çizen, düşünen insanlar iktidarı sürekli uyardılar.
Ama sorumlular sadece üzüldüklerini söylemekle ve hamasi nutuklar atmakla işi geçiştirmeye çalıştılar.
Kuşkusuz onlar da üzüldü.
Ama ülkeyi yönetenler için üzülmek yetmez.
Çünkü onlar toplumun huzurundan, hakkından hukukundan, güvenliğinden, dirliğinden, birliğinden düzeninden sorumludurlar.
* * *
Gidip önlerinde el pençe durdukları, bağlılık yeminleri ettikleri Amerika onları ciddiye bile almadı.
Ermeni tasarısı, Ermeni izleyicilerin alkışlarıyla kabul edildi.
Hiç kuşkunuz olmasın, Temsilciler Meclisi de büyük bir çoğunlukla soykırımı kabul edecek.
AKP hem terör hem de Ermeni sorunuyla baş edemedi.
* * *
Yıllarca bölgede PKK teröristlerine karşı kelle koltukta savaşmış bir komutanla, evlatlarımızın şehit edilmelerinin hemen ardından konuştum.
Komutanın ağzını bıçak açmıyordu, "Terörle mücadelede siyasi kararlılık yok. Bu olmayınca başarı kazanılamaz" dedi.
Sonra şöyle devam etti:
"PKK’nın beli 93-94-95 yıllarında verilen olağanüstü mücadeleyle kırıldı.Ondan sonra örgüt toparlanamadı, giderek eridi.2000-2001 yıllarına gelindiğinde ise eylem koyamayacak kadar küçüldü.
Peki sonra ne oldu?
İş ciddi tutulmadı, örgüte yeniden toparlanma fırsatı verildi. Bugün bunun faturaları ödeniyor.
Bu dönemde ne yazık ki siyasi kararlılık gösterilemedi."
* * *
Peki çare nedir?
Komutanın önerisi şu:
"15-20 bin gönüllü seçeceksiniz.Bunları 6-8 ay özel eğitimden geçireceksiniz.Ondan sonra bölgeye yerleşerek onların yöntemiyle savaşacaksınız.İki yaz mevsimi içinde bu iş bitirilir."
Evet onların yöntemini uygulamak!
Komutanın verdiği bilgiye göre örgütün belinin kırıldığı 3 yıllık dönemde, birlikler tıpkı teröristler gibi dağlarda yaşadılar ve onları perişan ettiler.
Bu yapılırken siyasi, sosyal ve ekonomik önlemler de aynı kararlılıkla yürütülmelidir.
Türkiye bunu başarmak zorundadır.
Siyasi kararsızlık dönemleri, bir ülkenin düşmanları için en iyi fırsatlardır.