Siirt’teki tablo Erdoğan’a tekzip

BAŞBAKAN Erdoğan partisinin başına gelenlerden kendisini zerre kadar sorumlu tutmuyor.

Suçlu hep karşıdakiler.

Onlar, laikler, Müslümanlara hep zulmediyorlar.

Başbakan onları Müslüman olarak kabul etmiyor.

Zaten Başbakan için ülkenin yarısı Müslüman, yarısı değil.

Ona göre sadece kendine oy verenler Müslüman.

Başbakan’ın topluma bu şekilde bakması laikliğe aykırı değil mi?

Bu ülkede kimsenin, 16 milyon 500 bin seçmenin oy verdiği partisini laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak gösteremeyeceğini söylüyor.

Bizim mesleğe yeni başladığımız yıllarda çok içki içen ve sürekli olay çıkaran bir arkadaşımız vardı.

O arkadaşımızı severdik ama bu huyundan dolayı da ona kızardık.

Ne zaman şikáyet etsek bir arkadaşımız da şöyle derdi:

"Ne yapacaksın, adamın beraati elinde. Sabah uyanır uyanmaz ’Dün gece çok sarhoştum, hiçbir şey hatırlamıyorum’ diyor ve işin içinden sıyrılıyor."

Tayyip Bey içki içmiyor ama onun da bizim arkadaş gibi beraati hep cebinde.

* * *

Sanırım AKP’nin Siirt Kadın Kolları Kongresi’ndeki manzara hepinizin dikkatini çekmiştir.

Salonda kadınlar bir tarafta, erkekler bir tarafta. Tam harem selamlık durumu.

Salonun yarısından fazlasını oluşturan kadınların üç beşi dışında tamamı başından ayak tırnağına kadar tesettür içinde.

Bu görüntü Erdoğan’ın "Hiç kimsenin 16 milyon 500 bin seçmenin oy verdiği AKP’yi laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak gösteremeyeceği" iddiasını yüzde yüz tekzip ediyor.

O tablo laik demokratik bir cumhuriyetin tablosu değil.

O tablo şeriatla yönetilen bir ülkenin tablosu.

* * *

AKP’liler şu gerçeği neden kabul etmiyorlar?

Partinin başını Erdoğan ile çevresine topladığı radikal grup belaya sokuyor.

Partiyi yöneten bu kadro kafalarındaki laik rejimi yıkma tutkularından kurtulsalar sistemle başları derde girmez.

Hem ülke rahat eder, hem de kendileri.

Ama kurtulamıyorlar, kurtulamazlar da.

Çünkü bu rejimi İslami rejime dönüştürmenin onlara Tanrı tarafından verilen kutsal bir görev olduğuna inanıyorlar.

O nedenle devleti ve kurumlarını ele geçirmek için çabalıyorlar.

O nedenle yargıyı etkisiz hale getirmek için anayasayı bile değiştirmeyi göze alıyorlar.

* * *

Şimdi doğal olarak en büyük hedef Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya.

Hem AKP’liler hem de yandaşları, Başsavcı’yı hakaretler yağdırarak linç etmeye kalkıyorlar.

Yargıyı sindirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Oysa bunların hiçbir yararı yok.

Başsavcı iddianamesini hazırlamış, yüksek mahkemeye sunmuş.

Kararı Anayasa Mahkemesi verecek.

Yeni AKP’li Ertuğrul Günay ile Bülent Arınç’a bakın, aslanlar gibi kendilerini öne atıyorlar.

Arınç’ın laiklik konusundaki düşüncelerini biliyoruz.

Ama Ertuğrul Günay’ı anlamak olanaksız.

Bilmiyorum elde ettiği konum için bunca yıllık çizgisini kırmaya değer mi?
Yazarın Tüm Yazıları