2008 yılında eski Fransa Başbakanı Michel Rocard’ın "Oui a\la Turquie-Türkiye’ye Evet" kitabı yayınlandığında tüm Avrupa’da büyük yankılar uyandırmıştı.
Bu ilginç kitap, Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe’ye çevirtilerek geçtiğimiz ay içinde piyasaya verildi.
Bana kitabı gönderen Nusret Arsel. Şöyle yazmış:
"İlişikte takdim ettiğim kitabın orijinal Fransızca baskısı, yayına çıktıktan 20 gün sonra elime geçti.Birkaç nokta dışında yazarın ülkemizin Avrupa Birliği’ne dahil olması konusundaki gayretlerini son derece yerinde bulmuştum.Dolayısıyla kitabın Türkçe’ye tercüme edilip topluma kazandırılmasına ön ayak oldum."
Avrupa Birliği’nde uzun yıllar önemli görevlerde bulunan saygın politikacı Michel Rocard sözü dolandırmadan şöyle diyor:
"Türkiye’ye evet diyorum çünkü büsbütün ikna oldum artık; Avrupa’nın geleceği Türkiye’den geçiyor. AB Türkiye’yi kendine dahil etmelidir. Bu ülkeyi kendi kıtamızın sınırları içinde kabul etmek en az Türkler kadar biz Avrupalıların da çıkarınadır... Türkiye’nin kabulü Avrupa için bir hayat sigortasıdır."
* * *
Rocard’ın sağduyulu değerlendirmeleri şöyle devam ediyor:
"Avrupa’nın kapılarını Türkiye’ye açmak ekonomik bakımdan akıllıca, stratejik bakımdan kaçınılmaz, kültürel bakımdan da ilerici bir harekettir."
Dünyanın yaşadığı ekonomik durgunluk nedeniyle kaçınılmaz olan kapitalizmin yeniden dengelenme sürecinin Amerikan yönetimi karşısında Avrupa yönetimine sağlam bir yer kazandıracağını vurgulayan Rocard gerçekleri de açıkça ortaya koyma gereğini duyuyor:
"Türkiye’nin adaylığı hiç bu kadar önemli olmamıştı.
Ancak sizden gizleyecek değilim: Endişeliyim. Gidişat iyi değil.
Türkiye konusunda zaten kararsız olan Avrupa kamuoyunun, şimdi bir de Türkiye’de reformların durdurulması ve ülkenizde hep sorun oluyormuş gibi görünen şu laiklik meselesiyle kafası iyice karışmış gibi görünüyor.
Seçim kaygısından politikacılarımızdan Türkiye’nin adaylığını açıkça destekleyen pek çıkmıyor. Kıbrıs meselesi hem Avrupa’da hem de Türkiye’de üyelik sürecini sürüncemede bırakmayı yeğleyenlerin ardına gizlenebilecekleri ideal bahane halini almış durumda.
Oysa hep söylediğim gibi, müzakereler bisiklet sürmeye benzer, pedal çevirmeyi bıraktın mı düşersin...
Umalım da 2009 yeni bir atılım yılı olsun."
* * *
Rocard uyarılarını şöyle sürdürüyor:
"Türkiye ile Avrupa arasında bir süredir hiçbir şey yolunda gitmiyor.Durum hiç de iç açıcı değil; güvensizlik hat safhada.Avrupa Türklere diyor ki: Reformları yapın, ekonominizi bizim düzenimize uyarlayın. Ama bunlar yapıldıktan sonra işin nasıl noktalanacağı konusunda net bir cevap vermeyi reddediyor, tam üyelik ile sadece imtiyazlı ortaklık arasında kararsız kalıyor.Üstelik her durumda, son anda hayır deme hakkını da saklı tutuyor."
Rocard kitabını şöyle bitiriyor:
"Türkiye ile kader birliğimizi artık açıkça ortaya koyalım.Böylelikle Avrupa, Doğu ile Batı arasındaki diyaloğun hem mümkün olduğunu, hem de yapıcı ve barış getirici, yenilikçi ve yaratıcı olduğunu kanıtlayacaktır.
Avrupa Birliği’ne hoşgeldin Türkiye"
Kuşkusuz Rocard’ın kitabı engin bir sağduyuyu içeriyor.