Rumların ’lokma lokma’ götürme taktiği

LOKMACI Geçidi krizinde de aynı taktiği uyguluyorlar.

Türk tarafı bir adım atıyor.

Batı’dan "Bravo Türklere..." diye sesler duyuluyor.

Rumlar gayet sakin "İyi güzel ama bu yetmez, ikinci adımı atman gerek" diyor.

Türk tarafı ikinciyi atıyor...

Batılılardan bir "Bravo" daha geliyor...

Rumlar pek memnun görünmüyorlar, Kıbrıs Türklerinin üçüncü adımı atmasını istiyorlar.

Türkler "Yeter artık, üçüncü adımı atmayız" diyorlar.

Rumlar "Bakın Türkler göstermelik iki adım attılar ve durdular. Bunların amacı çözüm değil" diye dünyayı ayağa kaldırıyorlar.

Batılılar hemen onaylıyor:

"Evet doğru... Türkler çözümden yana değiller... AB üyeliği giderek zorlaşıyor."

Sonuç, sıfıra sıfır elde var sıfır.

Ama Türk tarafı da attığı o iki adımla karşılığında hiçbir şey almadan ödün vermiş oluyor.

Lokmacı Geçidi olayı da işte böyle bir şey.

* * *

Biz Kıbrıs’ta bir gerçeği göremiyoruz.

Rumların anladıkları çözüm Kıbrıs’ın tümünün üzerine oturmak.

Bunun dışında bir çözüm yok kafalarında.

Aslında bunu, bizi gaza getirmek için ara sıra "Bravo" çeken Batılılar da biliyor.

Onların kafalarındaki çözüm de Kıbrıs’ın Rumlara bırakılması...

Niyetlerinin ne olduğu referandum sırasında verdikleri sözlerin bir tekini bile tutmadıklarından belli.

Rumlar, Türklerin adadaki varlığını ve egemenliğini kabul eden gerçek ve kalıcı bir çözümü içtenlikle isteseler sorun zaten çoktan biterdi.

Batılılar Kıbrıs konusunda bizim değil, Rumların yanındalar.

Bu gerçeği hálá anlamayanlar var.

Boşu boşuna çözüm diye çırpınıp duruyorlar.

* * *

Lokmacı olayında birbirimize düşmek, üst geçidi yıkmak Kıbrıs’ta çözüme en ufak bir katkı sağlamayacaktır.

Çünkü Rumlar öne sürdükleri "Asker de bölgeden çekilsin" isteği yerine getirilmeden kendi taraflarındaki duvarı yıkmayacaklar.

Yani geçidi açmayacaklar.

AKP hükümeti Kıbrıs’ta "Tavşana kaç, tazıya tut" politikası ile bir yere varılamayacağını artık anlamak zorunda.

Risk ve sorumluluk almadan, dik durmasını bilmeden dış politikada sonuç almak olanaksızdır.

Bu politika ile ancak kriz yaratırsınız, sonra da seyredersiniz.

Ankara’nın Kıbrıs olayında seyirci rolü oynaması kabul edilebilir bir olay değildir.

Kıbrıs Türkiye için çok önemli ve stratejik bir ulusal davadır.

Bu davanın politikasını sevabıyla günahıyla iktidarlar götürür.

Hükümetin bugüne kadar çözümsüzlüğün sorumlusu olarak ilan ettiği Denktaş yok artık.

Son operasyonla istedikleri bir hükümeti de oluşturdular.

Hálá etkili bir politika yürütmek için hükümet ne bekliyor acaba?

Kıbrıs’ın Rumlar tarafından lokma lokma yutulmasını mı?
Yazarın Tüm Yazıları