Paylaş
Bir ülkede uygulanan hukuk sistemi sık sık mantıkları zorluyor, vicdanları sızlatıyorsa burada bir yanlışlık var demektir.
Suçluların, çetelerin her türlü melaneti yapıp ellerini, kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması karşısında aciz kalan yönetimin, gücünü sadece düşüncelerini açıklayan insanlara göstermeye kalkması kabul edilemez.
Bu çarpıklığa isyan etmemek mümkün değil.
Siz devlet gücünü gözleri görmeyen ve tek suçu konuşmak, daha doğrusu düşüncelerini açıklamak olan bir insanı içeri tıkarak gösterirseniz, bütün dünyanın tepkisini çekmeniz sürpriz olmaz.
Böyle bir dram karşısında oturup ağıtlar düzmenin veya derin üzüntülere sürüklenip dert yanmanın hiçbir anlamı yoktur.
Çünkü, yapılacak olan bellidir ve son derece basittir.
Mantığınızı zorlayan, yüreğinizi sızlatan ve ülkenizin saygınlığını bütün dünyada sıfırlayan yasaları kaldırır atarsınız, olur biter.
Çağa, insan onuruna ve yeni evrensel değerlere uygun yeni yasalar çıkarırsınız.
Bu konuda parti ayrımı da söz konusu olmamalıdır.
Bırakın dünyayı, kendimizi bu ayıptan kurtarmak, parlamento çatısı altındaki herkesin görevidir.
Artık yeter!
Toplum olarak bunu yapmak zorundayız.
* * *
ANAP iktidarının ilk yılları...
Bazı yerel yöneticilerin, demokrat kişilerin il ve ilçelerdeki sokak, cadde ve parklara verilen isimlerini değiştirmeleri toplumda büyük rahatsızlık yaratmıştı.
ANAP içindeki tutucu kesimlerin planlı olarak yürüttükleri bu hareket, demokrasiye geçmek için büyük çaba harcayan Türkiye için kötü bir imaj yaratıyordu.
Bu eylemler Batı'da koyu kuşkular yaratıyordu.
Bunu gören Özal, kurmaylarına şu talimatı verdi:
‘‘Kim bu sivri akıllılar? Ne yapmak istiyorlar? Bunlara kesin olarak engel olun. Bundan sonra hiçbir yerin ismi değiştirilmeyecek. Bunlarla mı uğraşacağız? Yapacak bir sürü işimiz var.’’
Özal'dan talimat alan yöneticiler, gereken uyarıları yaptılar.
Demokrasi ve rejim karşıtı bu eylemler hemen bıçak gibi kesildi.
Özal'ın tanımıyla her dönemde ortaya çıkan bu sivri akıllılar, Türkiye'ye hep kötülük yaptılar.
Dün de öyledi, bugün de öyle...
Bunun örneğini birkaç gün önce bir kez daha yaşadık.
Bazı sivri akıllıların inanılmaz saçmalıkları, Türkiye için esmeye başlayan olumlu havayı nasıl tersine çeviriverdi, hep birlikte gördük.
* * *
Yanlışlık, DEP'in kapatılması, bu partiye bağlı milletvekillerinin Meclis'ten atılıp, enselerinden tutularak cezaevine konmasıyla başladı.
Sonra ilgisiz, duyarsız iktidarların sayesinde süren bu tip demokrasi karşıtı davranışlar, Türkiye'nin puanını hep geriye itti.
Bir türlü oturup bu işi kökünden halledemedik.
Oysa Türkiye'nin bunu yapmaması için hiçbir neden yoktu.
Nedense yöneticiler halkın hoşgörü çizgisini bir türlü yakalayamadılar, hâlâ da yakalayamıyorlar.
Hep halkın gerisinde kalıyorlar.
Belki de Türkiye'nin sıkıntısı burada.
Şimdi oturup soğukkanlılıkla bulunduğumuz noktayı değerlendirmeliyiz.
Göstermelik aflarla işin geçiştirilmesine razı olmamalıyız.
Bu ayıbın bütün hukuk sistemimizden kazınması için hükümete baskı yapmalıyız.
Dünyadan aferin almak için değil...
Kendi insanlık onurumuzu kurtarmak için isyan etmeliyiz.
Paylaş