Muhteşem bir Nabucco

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Ne zaman operaya gitsem her seferinde uçsuz bucaksız bir çölde cenneti andıran bir vahaya sığınmışım gibi bir duyguya kapılırım.

Bu duyguyu hemen bütün sanat etkinliklerinde yaşarım ama nedense bu ruh hali operada doruk noktasına yükselir.

Bu durum belki de operaya duyduğum aşırı ilgiden kaynaklanır.

Opera bana öteki sanat dallarına göre çok daha fazla emek ve özveri istiyor gibi gelir.

Bu nedenle operaya çok sık gidemediğim için hep hayıflanırım.

Geçtiğimiz hafta Nabucco'yu büyük bir keyifle izlerken yine aynı duygulara sürüklendim.

Salon tıklım tıklımdı.

Türkiye gibi beğeni kalitesinin çok yüksek olmadığı bir ülkede demek ki bu vahaya sığınanlar hiç de az değildi.

Bu beni hem sevindirdi, hem de mutlu etti.

Aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sanatçılarına gözü gibi bakması gerekir.

Çünkü çöldeki vahalara yeni fidanlar dikemezsek zamanla bu yeşil cennetleri bir bir yitiririz.

O zaman da sığınacak, nefes alacak, ruhumuzu besleyecek vahalar bulamayız.

* *Ê *

Verdi'nin Nabucco'su her açıdan muhteşemdi.

Orkestra, sahneleme, koreografi, koro ve kostüm insanı gururlandıracak kadar kusursuzdu.

Babil Krallığı'ndaki saray entrikalarını anlatan bu operanın yedi yıldır kapalı gişe oynaması zaten bu mükemmelliğin bir göstergesidir.

Ben Yekta Kara'yı hep takdir ederim.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi'ne bir genel müdür olarak büyük katkılarda bulundu.

Sanatta en önemli olayın üretmek, daha çok üretmek olduğunu herkese gösterdi.

Bu konuda verdiği şavaşın hiç de kolay olmadığını çok iyi biliyorum.

* * *

Mete Uğur... Devlet sanatçısı ünlü bariton...

Kral Nabucco'yu muhteşem oynuyor.

Sadece sahneye çıkıp arya söylemiyor.

Nabucco'yu bütün haşmeti, azameti ve tutkularıyla yaratıyor.

Bu ünlü sanatçıyı insan seyretmeye ve dinlemeye doyamıyor.

Ve insan bu eşsiz vahada daha çok Mete Uğur'lar yetişsin istiyor.

Perde indiği zaman Mete Uğur ve arkadaşları Ender Arıman, Suat Arıkan, Leyla Demiriş, Elena Kenber, Sevan Şencan, Erkan Tezcan, Süzan Kızıklıoğlu ile birlikte öteki tüm sanatçılar ve koro dakikalarca alışlandı.

Türkiye gibi ülkelerde sanatçıların tek gıdası seyircinin gösterdiği bu ilgi ve sevgidir.

Alkışlar, onların bütün yorgunluklarını alıp götürür.

Büyük bir özveriyle çırpınan bu sanatçılara halkın gösterdiği bu ilginin kat be kat fazlasını hükümetlerin göstermesi gerekir.

Onların sorunlarını çözmek, oluşturdukları vahalarda gönül rahatlığı ile çalışmalarını sağlamak hepimizin görevi olmalıdır.

Sanatçı kolay yetişmiyor.

Örneğin, Atatürk Kültür Merkezi'nden çıkarken bir süre duvardaki devlet sanatçılarının fotoğraflarına takıldım kaldım.

Baktıkça her biri ile ilgili bir sürü anı geldi gözlerimin önüne.

Dikkatimi çekti. Mete Uğur'un fotoğrafını göremedim.

Biz neden bu kadar vurdumduymaz olabiliyoruz.

Devlet sanatçısı unvanı verdiğimiz bir sanatçının fotoğrafını yerine asmayı bile ihmal edebiliyoruz.

Oysa ülke olarak sanatın ve sanatçının üzerine titremeliyiz.

Unutmayalım, ülkelerin uygarlık düzeyi sanata ve sanatçılarına verdiği değerle ölçülür.













Yazarın Tüm Yazıları