HRANT Dink’e sıkılan kurşunlar onun ölümüne yol açtı ama aynı kurşunlar Türkiye’yi de ağır yaraladı.
Bu saldırı için öyle bir zamanlama seçildi ki, Ermeni iddialarına karşı Türkiye’nin bütün haklı tezleri çürütüldü.
Türkiye’nin soykırım iftiralarına karşı sürdürdüğü mücadele gücünü yok etti.
Sanırım Türkiye’yi soykırım suçlusu olarak damgalatmayı amaçlayan Ermeni diasporasının işini çok kolaylaştırdı.
Hiç kuşku yok ki, Ermeni soykırım iddiaları artık Amerikan Kongresi’nde hiç tartışmasız geçer.
Bununla da kalmaz, Batılı ülkelerin bütün parlamentolarında art arda bu iddialar yasalaşır.
Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı mücadelelerin ve alınan sonuçların tümü paramparça olup gitti.
Bu suikastı planlayan alçaklar hiç kuşkusuz en büyük fenalığı Türkiye’ye yaptılar.
Bu konuda Hrant’tan daha önemli bir hedef olamazdı.
Onun için onu katlettiler.
* * *
Hrant Dink Türkiye’ye aklıyla, gönlüyle bağlı bir vatandaştı.
Tıpkı ataları gibi milleti sadıkanın yürekli bir temsilcisiydi.
Her zaman, her yerde Türk-Ermeni kardeşliğini savunur, bu iki milletin birbirinin parçası olduğunu söylerdi.
Bunu her platformda korkusuzca yapardı.
Onun için fanatik Ermeniler onu Türkiye yanlısı olduğu gerekçesiyle suçlarlardı.
Son suikast, iki halkın kardeşliğini savunan Hrant’ın her iki tarafın fanatiklerinin hedefi haline geldiğini gösteriyor.
Onun için ona kurşun sıktılar.
Hem onu susturdular, hem Türkiye’yi sesi soluğu çıkamaz hale getirdiler.
Ermeni diasporasının hazırlattığı Ararat filmi piyasaya sürüldüğünde çılgına dönmüştü.
O günlerde bir konserde karşılaşmıştık.
Çok üzgündü. Ağzını bıçak açmıyordu.
Duyduğu öfkeyi şöyle dile getirmişti:
"Hepsinin Allah belasını versin.Bunların hepsi sersem.İki halkın kardeşliğini torpilliyorlar. Atom’a (filmin yönetmeni), yapımcılara, destek verenlere hepsine bağırdım çağırdım, belalar okudum."
* * *
Onu teselli etmek durumunda kalmış, şöyle demiştim:
"Üzülme.Göreceksin amaçlarına ulaşamayacaklar.O filmin bir etkisi olmayacak. Türklerle Ermenilerin birbirini sevmelerine kimse engel olamaz."
Hrant Dink genel yayın yönetmeni olduğu gazetede de daima fanatiklere karşı çıkar, onları eleştirirdi.
Şimdi Türkiye bütün olanaklarını seferber edip bu kanlı cinayeti işleyeni ve onun arkasındakileri en kısa zamanda ortaya çıkarmalıdır.
Eğer bundan öncekiler gibi bu cinayetin de suçluları bulunmazsa Türkiye’nin aldığı yaralar daha da derinleşir.
Türk güvenlik güçlerine çok büyük bir görev düşüyor.
Hükümet, Dışişleri bütün dünyaya bu cinayetin Türkiye’yi yasa boğduğunu anlatmalı.
Türk halkı Hrant’ın cenazesinde cinayete karşı duyduğu nefreti gösterecek bir katılım gerçekleştirmeli.