Paylaş
New Jersey-Cherry Hill
CLEVELAND'da sınıfı geçip vizeyi alınca Philadelphia'ya gitmek için yola çıktık. Bizi havaalanına götüren iri yarı zenci şoför Türk olduğumuzu öğrenince gülümseyerek şöyle dedi:
‘‘Ben Türkler'i çok severim. Çünkü onları çok iyi tanırım.’’
Şaşırdım. Bu beklemediğim sevgi sözleri beni mutlu etmedi desem yalan olur. Merakla sordum:
‘‘Bizi nereden tanıyorsun?’’
‘‘Beni Kore'ye savaşa gönderdiler. Orada Türk askerlerini gördüm. Ne Amerikalılar, ne İngilizler, ne Fransızlar Türkler gibiydi. Türkler mükemmeldi.’’
Kore'de askerlik yapmış bu iri yarı adam şimdi 66 yaşındaymış. Savaşa gönderildiğinde ise 20'sinde bir delikanlıymış.
Savaşta görmüş Türkler'i. ‘‘Yaman askerlerdi, kimseye benzemiyorlardı’’ diyor.
Bu cümleyi havaalanına gidene kadar her fırsatta tekrarlıyor ve Türkler'in kahramanlıklarını övüyor.
Onun dışında Türkiye ve Türkler hakkında hiçbir şey bilmiyor zenci şoför.
Kore'den sonra Türkiye'yle ilgili pek bir şey duymamış, görmemiş.
Bu sempatik Amerikalı'nın 40 yıl önce Türkler'e karşı yüreğinde uyanan sevgiye bir tuğla bile ilave edememişiz.
Bir de, ‘‘Amerikalılar bizi tanımıyorlar’’ diye yakınıp duruyoruz.
Bu örnek de gösteriyor ki, kendimizi tanıtmak için hiçbir şey yapmıyoruz.
* * *
Cleveland'dan ayrılırken kalbimin edepli bir şekilde çalışmakta olduğuna kuşkusuz sevindim.
Murat Tuzcu ile yaptığımız uzun söyleşilerde onun uyarılarını can kulağıyla dinledim.
Ben de söyleyeceklerimi söyledim. Ama bir şeyi, bir Polonya atasözünü söylemeyi unuttuğum için hayıflandım.
Çok hoşuma giden, ama nereden duyduğumu ya da nerede, ne zaman okuduğumu anımsayamadığım bu Polonya atasözü şöyle:
‘‘Sigara ve içki içmezseniz, sağlıklı ölürsünüz.’’
Buna ‘‘Sağlıklı beslenirseniz’’ diye bir ek de yapılabilir.
Ne yaparsanız yapın, yaşamın ölümle noktalanması kaçınılmaz. Önemli olan bu süreyi uzatmak ve bu süre içinde sağlıklı yaşamak.
İşte Polonya atasözü bunu çok özlü bir şekilde bilgece anlatıyor. Bugün dünya üzerindeki on binlerce, belki de yüz binlerce uzman, insanları uzun ve sağlıklı yaşatmak için çırpınıp duruyor.
Ama buna karşılık bir hiç uğruna çıkartılan savaşlarda, çatışmalarda ve terör olaylarında on binlerce insan ölüyor. Günümüzün bu derin ve saçma çelişkisini anlayabilmek gerçekten olanaksız.
* * *
Cherry Hill'de kardeşimde konuk olarak kalıyorum. Cherry Hill cennet gibi bir yer. Her taraf orman, göl ve nehir.
Buralarda insanlar, yöneticiler yaşadıkları yerleri bizde olduğu gibi katletmiyorlar. Tersine, cennet haline getiriyorlar. Çevreyi gezdikçe Türkiye'de yapılanları anımsayıp insan kahroluyor. O güzelim İstanbul'u ne hale getirdik? Elbirliğiyle cehenneme çevirdik. Yazık oldu canım İstanbul'a.
New Jersey Eyaleti'nden kuzeye doğru ta Kanada sınırına kadar uzanan bir gezi yaptık.
Ünlü ‘‘güze dönümü’’ 5 eyaleti dolaşarak yaşadık. Yarın o güzellikleri anlatmaya çalışacağım.
Paylaş