GELDİLER, bol bol gözdağı ve akıl verip gittiler. Söylemleri Türkiye gerçeklerinden uzak, yalan yanlış bilgilerden oluşuyordu.
Kaypak ve riya doluydu.
Gözlerimizin içine baka baka tam üyelik konusunda yalan söylediler.
Üstelik tam üyelik konusunda Türkiye’yi çıkmaz bir yola sürdüklerini bildiğimize aldırmadılar.
Ama bu söylemler iktidarın hoşuna gitti, çünkü AKP’nin derdi Avrupa Birliği değildi.
Onların derdi Avrupa Birliği’nin arkalarında olduğu mesajını vermeleriydi.
Komisyon Başkanı Barroso da bütün aktörlük hünerini kullanarak AKP’nin isteğini yaptı.
Anayasa Mahkemesi’ne "AKP’yi kapatmayın" mesajı verdi.
Yoksa Avrupa Birliği ile ilişkilerin kesilebileceğini ima etti.
Daha ne yapsın.
* * *
Bununla da kalmadı.
Laiklik ve türban konusunda AKP’nin elini güçlendirecek mesajlar da verdi.
"Türban için bir tutum alamayız, standartlar getiremeyiz.Her kadının kendi özgür seçimini yapabilmesi AB’nin temel ilkelerinden biridir" dedi.
Bay Barroso Türk kadınının kendi özgür iradesiyle örtündüğünü sanıyor. Yanlışı burada.
Aile, mahalle, çevre baskısından, tarikatların yönlendirmesinden ve Türkiye’yi yöneten AKP iktidarının teşvikinden haberi yok.
Bu baskıların, yönlendirmelerin ve teşviklerin 5-6 yaşından itibaren sistemli bir şekilde başlatıldığını bilmiyor.
Keşke birileri Bay Barroso ile Bay Rehn’i varoşlara götürüp, onlara ufacık kız çocuklarının oyun oynama özgürlüklerinin nasıl ellerinden alınarak gruplar halinde Kuran kurslarına gönderildiklerini gösterseydi.
Bay Barroso biraz gerçekleri öğrenebilse "Avrupa Birliği’nin temel felsefesi toplumsal baskılara karşı bireylerin özgür olmasıdır" ilkesinin AKP iktidarı tarafından nasıl çiğnendiğini görürdü.
"Ana ilke demokratik laikliktir.Yani devletin din işlerinden ayrılmasıdır" diyen Barroso Türkiye’deki yaşamsal sorunun da zaten bu olduğunu anlardı.
Rejimle sürekli didişen iktidarın, dini devlete egemen kılmak için her yolu denediğini rahatlıkla saptardı.
* * *
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Barroso onuruna verdiği öğle yemeğinin fotoğraflarına bakınca olayın nedeni bir kez daha aydınlanıyor.
Bu masalar bilgi alışverişinin etkili olduğu yerlerdir.
Yemeğe dört gazeteci davetli.
Bunlar Barroso’ya AKP’nin istediğinden daha mükemmel bilgiler ve mesajlar verecek meslektaşlar.
Türban olayı tamamen bireysel özgürlük sorunudur...
Askeri bürokratik oligarşi ve destekçileri demokratik güçlere baskı yapıyor...
Bu kesim AB’ye şiddetle karşı..."
Bay Barroso, Bay Rehn ve ötekiler de Türkiye’ye geldiklerinde genellikle aynı mesajları veren kesimlerle görüşmeyi yeğliyorlar.
Çünkü bu tür bilgi ve mesajlar işlerine geliyor.
Sonra da Avrupa’ya dönünce şunları söylüyorlar:
"İslam ile laiklik ve demokrasi bir arada olamaz.Kadınların örtünmesi bizim kültürümüze aykırıdır.Ayrı bir kültürün sahibi olan Türkiye’nin tam üyeliği olanaksız..."