LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
İSTANBUL’da yaşamak her gün biraz daha zorlaşıyor. Her İstanbullu bir gün bu kentte trafiğin kilitleneceğini, yaşamın çekilmez olacağını biliyor.
Geçenlerde Belediye Başkanı Kadir Topbaş Hürriyet yönetici ve yazarlarına İstanbul’un ulaşımı ile ilgili uzun bir brifing verdi.
Önümüze, 2017 yılında tamamlanacak yeraltı ve yerüstü İstanbul ulaşım haritaları kondu.
Haritalardaki görüntüler gerçekleşebilirse İstanbul’un altı ve üstü yollarla tam örümcek ağı gibi örülüyor.
On yıl sonra bir İstanbullu raylı sistemi kullanarak Gebze’den ta Silivri’ye kadar gidebilecek.
Bu muazzam yol ağının maliyeti bugünkü hesaplar değişmezse 17 milyar doları bulacak.
Kadir Topbaş, "Bu makro planı gerçekleştirmeden İstanbul trafiğini rahatlatmanın olanağı yok. Bunu yapmaya mecburuz" diyor.
Peki bu para nereden bulunacak?
Topbaş açık konuşuyor:
"Bu para sizlerin cebinden çıkacak."
Allah İstanbullulara kolaylık versin.
* * *
Yeraltındaki yolların bir bölümü, kara taşıtlarının kullanacağı kilometrelerce uzunluktaki tünellerden oluşacak.
Bu tünellerin ikisi halen inşa halinde. Dünyanın bu konudaki en ünlü firmaları tarafından yapılıyor. (Bizim Yalçın Bayer de bu bilgiyi doğruladı.)
Şimdilerde ağır aksak ilerleyen metro yapımı önümüzdeki günlerde çok hızlandırılacak.
Yerüstü yollarını rahatlatmak için ise yüzlerce alt-üst geçit yapılıyor.
Zaten bugünkü trafik sıkışıklığının önemli bir nedeni de bu alt-üst geçit inşaatları.
Topbaş "İstanbullulardan iki yıl sabretmelerini rica ediyoruz" diyor.
Başkan’a göre iki yıl içinde göreceli bir rahatlama olacak.
Ama sorun, makro ulaşım planının tamamlanmasından, yani 2017 yılından sonra iyice azalacak.
O zamana kadar İstanbulluların dişlerini sıkması gerekecek.
Ancak benim gördüğüm bu alt-üst geçitler sadece yapıldığı noktadaki tıkanıklığı gideriyor.
Geçidin bağlandığı yollar tıkanıyor bu kez.
İstanbul’a mutlaka yeni yollar açılmalı.
* * *
Topbaş ve ekibi ne kadar çabalarsa çabalasın kulakları yollarda perişan olan İstanbullular tarafından sürekli çınlatılıyor.
Onlar da bunun farkında.
Onları biraz olsun rahatlatıp teselli eder umuduyla yaşanmış bir fıkra anlatmak istiyorum.
Anadolu’nun büyük bir ilçesinin belediye başkanı halkın küfürlerinden bıkmış usanmış.
Küfür edenler seçmenleri olduğu için yanıt verememek onu iyice bunaltmış.
Bir gün dayanamamış, makam otomobiline atlamış, şoförüne emir vermiş:
"Çek oğlum bizim tepeye..."
Şoför başkanı ilçeyi kuş bakışı gören tepeye çıkarıp park etmiş.
Başkan otomobilden inip tepenin en ucuna yürümüş ve yumruğunu sıkıp ilçeye doğru sallayarak var gücüyle defalarca şöyle bağırmış:
"Ben de senin... Ben de senin... Ben de senin..."
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları