BAŞBAKAN ile ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan her konuşmalarında ekonomiyi uçurduklarını iddia ederler.
Geçenlerde Babacan, ekonomi yazarlarına iktidarları döneminde büyük ekonomik başarılara imza attıklarını, Türkiye’nin gelişimine büyük ivmeler kazandırdıklarını, halkın refahını artırdıklarını uzun uzun anlattı.
Bir yazar Babacan’a şöyle bir soru yöneltti:
"Sayın Bakan, ekonomi bu kadar iyiyse, halkın refahı yükseldiyse o zaman her gittiğimiz yerde bizi kim dövüyor?"
Bakan bu pek hoşuna gitmeyen soruya şu yanıtı verdi:
"Onlar iktisadi değişime ayak uyduramayanlar ile nazar değmesin veya haset çekmesin diye kazançlarının arttığını söylemekten çekinenler..."
Başbakan da açık hava toplantılarında "Perişan olduk" diye bağıran vatandaşları "Artistlik yapma" diye azarlıyor, korumalar de hemen bu insanları karga tulumba alıp götürüyor.
* * *
Hükümetin çizdiği pembe tabloların tam bir aldatmaca olduğunu anlatan vatandaşların gönderdiği yakınmalarından sadece biri.
Önce onu okuyalım, sonra söyleyeceklerimizi söyleyelim:
"Sayın Türenç
Ben Konya-Ereğli’de ikamet eden 2 çocuk babası ve dededen esnaf bir ailenin üyesiyim.İşlek bir caddede kendime ait dükkanım var.Şimdiye kadar birçok kez ekonomik krizler ve dalgalanmalar yaşamama rağmen en rahat yaşayan orta sınıf insanlar arasında olmama rağmen şu andaki ekonomik durgunluk nedeniyle maalesef açlık sınırında yaşayan insanların arasına katılmış durumdayım.
Aşağıdaki soruların yanıtlarını merak ediyorum ama bir türlü bulamıyorum:
6 bin dolara yaklaşan milli gelirden neden bizim evin haberi yok?Acaba bu milli gelir Ankara ve İstanbul’da her gün TV’lerde boy gösteren rahatı yerinde olanlara göre hesaplanmış bir milli gelir midir?
Yapılan enflasyon hesaplamalarına göre yıllık %10 civarında seyreden enflasyondan neden biz faydalanamıyoruz ve her gün zorunlu giderlerimiz artıyor?(Küçük bir ilçe olan Konya-Ereğli’de en düşük ev kirası 2003’te 60 YTL iken şu anda 350 YTL, 12 kuruşluk ekmek 30 kuruş, 10 kuruşluk domates 1 YTL vs.)
Esnafın yazar kasası haciz yoluyla elinden alındığı için 2001’de olduğu gibi onu fırlatamadığından,
Esnafın, kredi alamadığı için tefecilerin eline düştüğünden,
Siftah yapamadan dükkanını kapatan esnafın patlamaya hazır olduğundan...
Acaba Başbakan’ın ve hükümetin haberi var mı?"
imza- adres (Bende saklı)
* * *
Şimdi biraz da ekonomi uzmanlarının söylediklerine bakalım:
Ekonomik gelişmenin nedeni, dünyadaki dolar bolluğu ile Çin’in ürettiği mal bolluğu.Bu konjonktür bir gün bozulabilir.
Cari açık (31.5 milyon dolar), yüksek faiz-düşük kur, dış ticaret açığı (52 milyar dolar).
Bunlar ekonominin kırılganlığıdır.
Türkiye’ye dışardan sıcak para (yüksek faiz için gelen para) girdiği sürece tehlike büyür ama kriz çıkmaz.Hatta geçici olarak ekonomi büyür.Bu sanal bir büyümedir.
Bu durum sürdürülemez.Döviz ve sıcak para girişi durursa kriz olur.
Türkiye’de her krizden önce cari açık anormal bir yükseliş gösterir.Bugün cari açık cumhuriyet tarihinin en yüksek cari açığıdır.
AKP iktidarı döneminde cari açık 79.3 milyar dolara çıktı.Seçime kadar bu rakamın 105 milyar dolar olacağı hesaplanıyor.