İktidar olmanın olağanüstü gücünün verdiği ruh hali sanıyorum insanların gözlerini kör ediyor.
İktidar sahipleri, gerçekleri işlerine geldiği gibi görme hastalığına kapılmaktan bir türlü kurtulamıyorlar.
Yakın tarihimiz irdelendiğinde, iktidarların hep bu anafora kapıldıkları görülür.
Tandoğan ve Çağlayan mitinglerini düşünürsek AKP iktidarının da aynı yanlışın içine sürüklendiğine tanık oluyoruz.
Bütün dünyanın şaşkınlıkla izlediği ve milyonlarca insanın katıldığı bu mitingilerden AKP’lilerin gerekli dersi çıkaramadıkları anlaşılıyor.
Bülent Arınç dalga geçer gibi "Çok görkemli bir miting olmuş. Verilen mesajları olumlu buluyorum" diyor.
Abdüllatif Şener de öyle: "Aynı duyarlılığa hepimiz sahibiz, bu ülkedeki tüm vatandaşlarımız cumhuriyetin temel ilkelerine bağlıdır."
Dengir Mir Mehmet Fırat mitingleri "Demokrasinin daha geliştiğini gösteren bir eylem" diye tanımlıyor.
Şu söylemler mitinglerin önemini, ciddiyetini AKP’lilerin anlamadığını ortaya koyuyor.
İşte siyasi literatüre göre ülkelerin başına felaketler açan "İktidar körlüğü" budur.
Bu körlük ülkeyi büyük bir huzursuzluğun içine sürükler.
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olursa Çankaya’da rahat yüzü göremez.
Çünkü meydanlara fırlayan milyonlar sokaklardan çekilmez, kalabalıklar daha da büyüyerek protestoları yaygınlaştırır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar dün bu yazıyı yazarken açıklandı.
Mahkeme yürütmeyi durdurarak birinci oylamayı geçersiz saydı.
Birinci ve ikinci turda 367, üçüncü turda ise 276 toplantı yeter sayısı aranacak.
Süreç yeniden başlayacak.
Eğer 16 Mayıs’a kadar oylamalar tamamlanamazsa erken seçime gidilecek.
AKP başından beri söylenenleri yapsaydı, muhalefetle konuşarak bir uzlaşma sağlayabilseydi bütün bu gerginlikler yaşanmayacaktı.
Türkiye büyük olasılıkla erken seçime gidecek.
Bu arada olan Abdullah Gül’e oldu.
Sözde demokratların gerçek yüzü
AKP iktidarı, dünkü 1 Mayıs kutlamalarındaki tutumuyla demokratlıkla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını gösterdi.
Dün İstanbul’da hem işçilere hem de halka düpedüz eziyet çektirildi.
Bugüne kadar liberal demokrat diye AKP’ye övgüler düzenler, yaşananlardan sonra Hanya’yı Konya’yı anlamış olmalılar.
Hiçbir iktidar döneminde 1 Mayıs’ı kutlamaması için işçi kitlesine böyle bir baskı ve eziyet yapılmadı. İktidar işçilere bayram yaptırmamak için koca İstanbul’u açık cezaevine çevirdi.
Ulaşım araçlarının çalışması yasaklandı, televizyonların yayını engellenmeye kalkışıldı.
AKP kendi burjuvazisini yaratmanın peşinde.
Gözü başka bir şey görmüyor.
Tüm ülkeyi "Ali Dibo"lar sardı. Ülke bir çiftlik gibi yönetiliyor.
Böyle bir iktidarın işçi kitlesine hoşgörüyle yaklaşması zaten olanaksız.