Hem muhafazakár hem reformcu nasıl olunur

DEMİREL cumhurbaşkanlığına seçildikten (1993) sonra DYP’de genel başkanlık yarışı başlamıştı.

Parti örgütü, Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’u istiyordu.

Cindoruk ise aday olmamak için direniyordu.

İşte tam o günlerde Cindoruk aday olmama kararının nedenini şöyle anlatmıştı:

"Sayın Demirel bana ’Ben cumhurbaşkanıyım, sen Meclis başkanısın, iyi bir başbakan bulursak memleketi gül gibi idare ederiz’ dedi. Bu bana aday olmama mesajıydı. Ben Demirel’e rağmen aday olamam."

Gerçekten de bütün ısrarlara rağmen Cindoruk aday olmadı ve Tansu Çiller DYP genel başkanlığına seçilerek başbakan oldu.

Çiller’le yıldızı barışmayan Demirel’in memleketi gül gibi idare etme hayalleri de gerçekleşmedi.

Tersine Çiller’in başbakanlığı döneminde de, daha sonra Erbakan’la kurduğu koalisyon hükümeti döneminde de epeyce başı ağrıdı.

Rejimin bir kazaya uğramaması için olağanüstü çaba harcadı.

* * *

Günümüze dönersek...

Yine zor ve çetrefilli günlerden geçiyoruz.

Cumhuriyete 11’inci cumhurbaşkanı seçilecek.

Sanırım şimdi de Tayyip Erdoğan partinin ikinci adamı Abdullah Gül’e Demirel’in söylediklerine benzer şeyler söylüyordur:

"Ben cumhurbaşkanı, Bülent Bey Meclis başkanı, sen başbakan... Memleketi gül gibi idare ederiz."

Bakalım bu hayal gerçekleşecek mi? Gerçekleşirse bu üçlü memleketi gül gibi idare edebilecek mi?

Erdoğan’ın sadece AKP’li milletvekillerinin oylarıyla Çankaya’ya çıkması toplumun içine sinecek mi?

Halkın yüzde 70’inin karşı olduğu bir isim Çankaya’da rahat oturabilecek mi?

Hele bu kişi rejimle sorunları olan bir dünya görüşüne sahipse...

Başbakanlık yaptığı süre içinde Silahlı Kuvvetler’le, yargıyla, üniversitelerle, devlet bürokrasisiyle ve medyayla sürekli didiştiyse...

Seçim meydanlarında verdiği sözlerin çoğunu tutmadıysa...

Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelede başarılı olamadıysa...

* * *

Ama bütün bu endişeleri Erdoğan ve arkadaşları pek önemsemiyor.

Çünkü cumhurbaşkanı adayını belirlemek için bir uzlaşma aramıyorlar, "Biz seçeceğiz" diyorlar.

Pazar akşamı Dengir Mir Mehmet Fırat Haber Türk’teki Basın Kulübü’nde sorularımızı yanıtladı.

Sayın Fırat cumhurbaşkanı kimin olacağı sorusunu "Samimi olarak söylüyorum, bilmiyorum. Bilmiyorum çünkü bu konuları konuşmuyoruz" diye yanıtladı.

Ama Sayın Fırat, "Ülkenin geleceği açısından çok önemli olan bir seçim için neden uzlaşı aramıyorsunuz?" sorusuna ise "Arıyoruz" diyor.

İnsan merak ediyor, partinin en üst düzeyinde konuşulmayan bir konu için nasıl bir uzlaşı aranıyor acaba?

Zaten AKP’nin mantığını, yaptıklarını, tuttukları yolları da anlamakta zorlanıyoruz.

Başbakan dünkü grup toplantısında muhalefete bağırıp çağırırken bakın ne dedi:

"Zihnen statükocu olan, uygulamada değişimci olamaz..."

AKP kendini dünyaya "muhafazakár demokrat" diye ilan etmedi mi?

Peki o zaman zihnen muhafazakár olan bir parti, uygulamada nasıl reformcu olabiliyor?

Gelin çıkın işin içinden.
Yazarın Tüm Yazıları