Hem bilimin hem de siyasetin prensiydi

ERDAL İnönü’nün ölüm haberini Okan Üniversitesi’nin 2007-2008 akademik yılının başlama töreninden hemen önce öğrendik.

Törene katılan Meclis Başkanı Köksal Toptan, konuşmasını bir tarafa bırakarak sözlerine İnönü ile başladı.

"Büyük bir bilim adamıydı. Türk bilimine büyük katkılarda bulundu" dedi.

Sonra da şöyle sürdürdü sözlerini:

"Ancak ben size onun siyaset ve devlet adamlığı özelliklerini anlatmak istiyorum. Erdal Bey, Türk siyasetçisinde çok az rastladığımız niteliklere sahipti. Bunlar sevgi, hoşgörü ve siyasette espriydi."

Toptan ile İnönü, DYP-SHP koalisyonunda birlikte çalıştılar. İnönü Başbakan Yardımcısı, Toptan ise Milli Eğitim Bakanı’ydı.

"Bakanlıkta zaman zaman başım sıkışırdı. SHP’li bazı arkadaşlar hükümet protokolünü zorlayan kararlar almamı isterlerdi. O zaman Erdal Bey’e gider, durumu anlatırdım. Hemen çözüm bulur, beni rahatlatırdı."

Bir gün Erdal Bey’in gazeteleri nasıl zarif ve nazik bir şekilde eleştirdiğini şöyle anlattı:

"Bir toplantıda gazeteler için ’Ben gazetelerin sadece benim için yazdıklarına inanmam. Başkaları için yazdıklarına ise inanırım’ dedi."

* * *

Gerçekten de Erdal Bey, çok nazik bir insandı. Zarif esprileri, yumuşak ama anlamlı eleştirileri vardı.

Önemli bir fizikçiydi. Uluslararası birçok ödülü vardı.

Ama öyle mütevazıydı ki sanki o başarıları kazanmamış gibi hareket ederdi.

Aslında Erdal Bey’in siyasete girmek, hele hele bir partinin genel başkanı olmak gibi bir düşüncesi yoktu.

Ama yazgısı onu Türkiye’nin en çalkantılı döneminde önemli bir siyasi misyon yüklenmeye sürükledi.

Bu olayın öyküsünü de kısaca özetleyelim:

12 Eylül askeri yönetimi tüm siyasi partileri kapatmıştı.

Marjinallerin parti kurma arayışları yoktu; çünkü onlara izin verilmeyeceğini herkes biliyordu.

Arayışlar merkez sağ ve merkez solda yoğunlaşıyordu.

Merkez soldaki politikacılar günlerce toplantılar yaptılar ama içinde bulunulan dağınıklığı derleyip toplayacak bir lider ismi üzerinde anlaşamadılar.

* * *

Bir gün yine arayışlar sürerken işadamı İbrahim Cevahir söz aldı ve şöyle dedi:

"Size bir ilaç buldum ki hepinizi iyi edecek. Şimdi onun ismini veriyorum. Ne yapıp yapıp onu ikna edin. Bu kişi Erdal İnönü’dür."

Herkes hiç akla gelmeyen bu ismi duyunca şaşırdı. Sonra bu ismin solu dağınıklıktan kurtaracak tek seçenek olduğunda birleşildi.

Erdal İnönü ile konuşulup kendisinin ikna edilmesine karar verildi.

Erdal Bey bu teklife güldü ve hemen reddetti.

Ama teklifi götürenler yılmadı ve günlerce süren uğraşlardan sonra kendisini ikna ettiler.

Erdal İnönü’nün politikaya girmesi işte böyle oldu.

İbrahim Cevahir’in bulduğu ilaç sayesinde solun büyük bölümü SODEP’in çatısı altında toplandı.

İnönü dürüst, akılcı, gerçekçi, hoşgörülü, sevgiye dayalı, esprili bir anlayış getirdi siyaset dünyasına.

En önemlisi de zamanı gelince bir bilim adamı gerçekçiliğiyle siyaseti bırakıp köşesine çekilmesini bildi.

Türk siyasetçilerine verilmesi gereken en anlamlı ders de buydu.

Erdal İnönü hem bilimin, hem de siyasetin beyaz atlı prensiydi.
Yazarın Tüm Yazıları