Hangi demokrasi

MİLLİYET Gazetesi’nin efsane genel yönetmeni Abdi İpekçi günlük haber toplantılarında gazeteyi baştan aşağı lime lime ederdi.

Bazı haberlerin çok kötü yazıldığını söyler, yazı işlerine “Bu haberi kötü yazılmış bir haber örneği olarak genç arkadaşlara gösterebilirsiniz” derdi.
Başbakan Erdoğan’la televizyon kanallarında arka arkaya yapılan söyleşileri izlerken rahmetli Abdi Bey’in bu sözlerini anımsadım.
Erdoğan’la yapılan programların da genç televizyonculara, iletişim fakültelerinin öğrencilerine kötü program örneği olarak izlettirilmesi gerekir.
Bu programları gönüllü olarak yapanlar dışındaki meslektaşlarımı eleştirmiyorum.
Onların, çalıştıkları kurumun yöneticilerinin istekleri doğrultusunda layt sorular sormak zorunda kaldıklarını çok iyi biliyorum.
Zorunlu olarak ya söyleneni yapacaklarını, ya da işlerinden olacaklarını da... Başbakan da bu rahatlık içinde istediği gibi konuştu.
Hiçbir meslektaş da Başbakan’ı gerçekleri söylemeye zorlayacak soruları soramadı.
O nedenle hemen bütün programlar al gülüm, ver gülüm şeklinde geçti.
Yandaş kanallardaki programları zaten anlatmaya gerek yok.
Orada çalışan gazeteciler birer misyoner. Hep çanak sorular sordular.
Hem AKP’liler hem de yandaşları bu programları izlemekten çok mutlu oldular.
Bu programları rahmetli Abdi İpekçi izleseydi suratını buruşturur ve şöyle derdi: “Böyle gazetecilik olmaz. Başbakan’ın böyle bir programa razı olmaması gerekir.”
* * *
Bir de kötü bir bahaneye dikkat çekmek istiyorum.
Bazı gazeteciler ile eski solcular vicdanlarını rahatlatabilmek için şöyle diyorlar:
“Yeterli değil ama evet.”
İsmet Paşa olsa “Hadi canım sen de” derdi.
Bana göre “Yeterli değil ama evet” demek riyakarlıktır.
Böyle bir mazerete sığınmak kendi kendini kandırmaktır.
Onlar da biliyor ki, bu paket sadece iki madde için hazırlandı.
Bunca çaba, mitingler, gerginlik, harcanan milyonlar hep bu iki madde içindi.
Tayyip Bey’in iki amacı var:
Birincisi iktidarın önündeki Anayasa Mahkemesi frenini ortadan kaldırmak. Böylece istediği yasayı çıkarmak.
İkincisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu kendi emri altına alarak yargıya istediği savcı ve yargıçları yerleştirmek.
Bütün yargıyı özel yetkili mahkemelere benzetmek.
* * *
Ya geriye kalan maddeler diyeceksiniz? Onlar işin süsü.
Göreceksiniz eğer “Evet” çıkar da değişiklikler kabul edilirse AKP o maddeleri anımsamayacak bile.
Ve o allı pullu maddelerin tümü kâğıt üzerinde kalacak.
Aslında demokratik ülkelerin anayasalarında bu tip maddeler yazılmaz bile.
Zaten bizim yasalarımızda da bunların birçoğu güvence altına alınmış.
Başbakan’a göre bu değişiklikler kabul edilirse demokrasinin önündeki bütün engeller kalkacakmış.
Hangi demokrasinin?
Engizisyon mahkemelerine döndürülen Silivri yargılamaları hangi hukuk devletinde var?
Hangi hukuk devletinde muhalif bilim adamları, gazeteciler, yazarlar, çizerler, aydınlar böyle eften püften nedenlerle hapislere tıkılıyor?
İnsanlar suçları açıklanmadan, deliller ortaya konmadan aylarca yatırılıyor?
Böyle bir demokratik ülke var mı?
Bu anayasa paketi kabul edilirse Silivri’ler yurdun her tarafına yayılacak.
Bunun ne demek olduğunu o zaman “Evet” diyenler de anlayacak.
Yazarın Tüm Yazıları