ADANA’yı gördükten sonra Başbakan’ın, AKP’lilerin ve yandaşlarının, gece gündüz CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu karalamaya çalışmalarının nedeni anlaşılıyor.
CHP eski CHP değil, Kemal Kılıçdaroğlu ile halkla hızla bütünleşiyor. Daha özgür, daha demokratik, insan haklarına bağlı çağdaş bir Türkiye istiyor. 1973 ve 1977 seçimlerindeki Ecevit olgusunun bir benzeri yaşanıyor. Özellikle de yoksul halk kesimlerinde Kılıçdaroğlu bir umut olmaya başlamış. Bu kadar kısa sürede halkın bu yönelişi nasıl oluşmuş? Şöyle özetlenebilir. Geçim sıkıntısı içinde olan insanlar Erdoğan’ın ve AKP kadrolarının kendilerinden uzaklaştıklarını, onların burjuvalaştıklarını görmeye başlamışlar. AKP’lilerin ve yandaşlarının pahalı markalardan oluşan giyim kuşamları, lüks otomobilleri, oturdukları havuzlu villaları, gittikleri lokantalar, lüks alışverişleri, 5 yıldızlı otellerde tatiller yapmaları, yurtdışı seyahatleri... Dar gelirli halk bütün bu değişimin çok kısa zamanda gerçekleştiğine tanık oluyor. Yapılan vaatleri nasıl unuttuklarını, hatta tam tersini yaptıklarını görüyor. Ve en önemlisi, uğradıkları hayal kırıklığı. Yoksul insanlar artık AKP’nin kendilerini sadakaya muhtaç hale getirdiğini görüyor. Kendi içlerinden çıktığını sandıkları Tayyip Erdoğan’ın kısa sürede giderek başkalaştığının, zenginler sınıfına geçtiğinin ayrımına varıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun otobüsü Adana’nın yoksul mahallerinden geçerken yaşanan manzaralar yukarda anlatmaya çalıştığım olguyu aynen yansıtıyor. Geçim sıkıntısından bunalmış kadınların, evine ekmek götürmek için çırpınan yorgun yüzlü erkeklerin, umutsuzlukları bakışlarından okunan işsiz gençlerin, üstleri başları dökülen sokaklara salınmış binlerce çocuğun sıcacık bakışları, sevgiyle gülümseyip el sallamaları çok şey anlatıyor. Kemal Bey, “Benim için meydanlardan çok sokaklar önemli. Halkın ilgisi, sevgisi bütün yorgunluğumu alıp götürüyor. Bu insanlara gerçekleri anlatmak için daha fazla yere gitmem, onlarla daha fazla bir araya gelmem gerekiyor” diyor. AKP’nin halkı kandırdığını, onlar için değil, yandaşlarını zengin etmek için çalıştığını söylüyor. “Bunu durmadan gezip anlatacağız. Bu kısırdöngüyü parçalayacağız” diyor. “Çok zor olacak bu iş... Çünkü Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor... Türkiye bugüne kadar böyle bir baskı dönemi yaşamadı” diyorum. “Biliyorum. İşimin çok zor olduğunu biliyorum” diyor Adana’dan İstanbul’a uçarken. Sonra da ekliyor: “Yemek yemeye, uyumaya bile vakit bulamıyorum. Bu iktidarın Türkiye’yi demokrasiden, hukuk devletinden kopardığını anlatmak için sürekli çalışıyorum. Bakın bu akşamı boş bıraktım çünkü 15 gündür karımı görmüyorum. Onunla baş başa yemek yiyeceğiz.” Politika gerçekten kolay iş değil. İnanılmaz bir özveri istiyor.
Türkiye Kemal Bey’le yeni bir döneme girdi. Bunun farkına varanların huzursuzluklarının ve CHP’ye saldırılarının nedeni de bu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun halkın kendisi olduğunu biliyorlar. Devleti tanıdığını, deneyimli, bilgili, dürüst, hoşgörülü, yumuşak ama kararlı ve donanımlı olduğunu görüyorlar. Kemal Bey halkın içinden gelmiş ve halk olarak kalmış, değişmemiş, burjuvalaşmamış. Eşinin, çocuklarının ismini bile kimse bilmiyor. Akrabaları, yakınları ortalarda görünmüyor. Halk kendisine sarılan insanın dokunuşundan, onu kavrayışından kendisinden olup olmadığını çok iyi sezer. Asla da yanılmaz. AKP ve yandaşlarının telaşı gereksiz değil.