Halk kendi siyasetçisine güven duymazsa...

DEMİREL’in muhalefette olduğu günler...

Yani altıncı gidişi ile yedinci gelişi arasındaki dönem...

ANAP iktidarda...

Bir gezide Egeli tütün üreticisi köylüler, Demirel’in yolunu kesmiş.

Hepsi öfke dolu... Hükümete ateş püskürüyor.

Başlamışlar şikáyete.

"Bu hükümet bizi perişan etti. Gırtlağa kadar borç içindeyiz. Tütünümüze üç kuruş para verdi. Bizi ele güne rezil etti."

Demirel, köylünün durumunu en iyi bilen siyasetçilerden biri.

Önce sabırla dinlemiş, sonra da köylüleri teselli etmiş, her şeyin düzeleceğini söylemiş.

Ama köylülerin öfkesini yatıştıramamış.

Yaşlı bir adam, Demirel’e şöyle demiş:

"Sen en eyisi Ankara’ya dönünce Uğur Dündar’a söyle de bu hökümete bi vursun. Onların hakkından anca o gelir."

Demirel bu olayı anlattıktan sonra şöyle dedi:

"Halk, ülkeyi yönetenlere güvenini yitirmiş. Onun sorunlarını çözeceğine inanmıyor. Uğur Dündar’dan medet umuyor..."

Sonra ekledi:

"Bu güveni yeniden kazanmak zorundayız. Halkın siyasete, siyasetçiye güvenmesi, derdini onların çözeceğine inanması lazım."

* * *

Bu olayın üzerinden yaklaşık yirmi yıl geçti.

Dün Karadeniz’den gelen bir haber, halkın siyasete, siyasetçiye aynı güvensizlik içinde olduğunu gösteriyor.

Olay şöyle:

Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Başbakan Erdoğan’a bir mektup gönderiyor.

Roth mektubunda, "Lütfen Sürmene Çamburnu’nda çöplük yapmayın, çevre açısından risk taşıyor. Halk çok rahatsız..."

Başbakan mektubu okuyunca şaşırıyor ve hemen Çevre Bakanı Osman Pepe’ye gösterip "Bu nedir?" diye soruyor.

Pepe olayı inceliyor ve gazetecilere şöyle anlatıyor:

"Bizimkiler, taa Alman Yeşiller Partisi Başkanı Claudia Roth’a mektup yazmışlar, ’Bizim buralara çöplük yapılıyor, bu tesis çevre için risk oluşturuyor’ diye. Başbakan da mektubu ’gereğinin yapılması’ için bana gönderdi. Çağırdım hepsini, belediye başkanı, muhtarlar, sivil toplum örgütü yöneticilerini. Tesisi anlattım, ’Koku aktarma istasyonu yapılacak. Hiçbir şekilde koku olmayacak, çöp suyu şehre damlamayacak. Tesis son derece modern olacak’ dedim."

* * *

Hemşerilerinin tepkisini yatıştıran Pepe, önce Başbakan Erdoğan’a sorunun çözüldüğü konusunda bilgi arz etti.

Ardından da Roth’a bir mektup yazarak, yapılacak tesisin çevreye zararlı olmayacağı güvencesi verdi.

Böylece Erdoğan ve Pepe olayın çözüldüğünü sanıyor.

Gerçekten çözüldü mü?

Olayın vahameti bitti mi?

Bir ülkenin halkının, kendi hükümetine güvenmeyip bir Alman politikacısına başvurması...

"Bunlardan hayır yok. Sorunumuzu sen çöz" demesi...

Roth’un da Türkiye Başbakanı’na mektup gönderip sorunun çözülmesini istemesi...

Bir ülke için bundan daha onur kırıcı bir olay olabilir mi?
Yazarın Tüm Yazıları