ABDULLAH Gül tansiyonu düşürmek için tutulması zor olan bazı sözler veriyor.
Örneğin şöyle diyor:
"Cumhuriyete, Anayasa'da yazılı laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerine özde bağlıyım."
İyi güzel de Sayın Gül'ün eşinin tesettürü laiklik ilkesiyle nasıl bağdaşacak?
Çankaya'da türban "bireysel tercih" diye geçiştirilebilir mi?
Hadi bütün gelenek, görenek ve kamusal alan kuralları çiğnendi diyelim.
Verilen görüntü nasıl kurtarılacak?
Yani ne yapılırsa yapılsın, Türkiye Cumhuriyeti'nin First Lady'sinin tesettürü yalnız Türkiye'de değil, tüm dünyada hep gündemde olacak.
Burada bir konuyu vurgulamakta yarar var.
AKP'lilerden gelen, küfürle başlayan, küfürle biten mesajlarda Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ın da başının örtülü olduğu vurgulanıyor.
AKP'liler bu tip savlar ileri sürürken bir sorup soruştursunlar.
Latife Hanım'ın başı örtülü fotoğrafları devrim yasaları çıkmadan önceki durumu yansıtır.
Devrimlerden sonra zaten son derece modern bir kadın olan Latife Hanım hiçbir zaman başını örtmemiştir.
Bir de küfür edenlere şunu da anımsatmak istiyorum:
Tesettürün karşılığı çıplaklık değildir, çağdaş giyimdir.
* * *
Dönelim yine Gül'e...
Abdullah Bey,tarafsız, partilerüstü olacağı, "noter"lik yapmayacağı sözü de veriyor.
AKP Ahmet Necdet Sezer döneminde Çankaya'dan dönen yasaları yeniden Meclis'ten geçirip Köşk'e gönderince bu sözüne sadık kalabilecek mi?
Örneğin üniversiteler yasasını...
Ya da Sezer'in geri çevirdiği atama kararnamelerini...
Onaylayacak mı, yoksa cumhuriyet ilkeleri ile çelişiyor diye veto mu edecek?
Bunu yaparsa Başbakan Erdoğan'la ilişkileri bozulmayacak mı?
AKP iktidarının ve seçmenlerinin tepkisini çekmeyecek mi?
Bunu göze alabilir mi?
Onun için Gül'ün AKP'nin gönderdiği yasa ve kararnameleri veto etmesini beklemek aşırı iyimserlik olmaz mı?
O zaman cumhuriyet ilkelerine bağlılık, demokratik meşruiyeti gözetme yükümlülüğünü çiğnemiş olmayacak mı?
Gül böyle bir tutum içinde olunca tarafsızlığını nasıl koruyacak?
* * *
Göründüğü kadarıyla bu koşullar altında Gül'ün tarafsız ve partilerüstü bir tutum sergilemesi uzak bir olasılık.
Onun için Çankaya'da istediği kadar yumuşak görüntü çizmeye çalışsa da gerginliklere engel olamayacak.
Öte yandan, Meclis Başkanı Arınç'ın, partilerüstü konumunu unutup Abdullah Bey için kulis yapması, önümüzdeki günlerde AKP iktidarının çizeceği siyaset strajisinin ipuçlarını veriyor.
Bu tutumuyla Arınç, tarafsızlığını yitirmiştir.
Meclis başkanlığını da tartışılır bir hale getirmiştir.
Yasama AKP'li, yürütme AKP'li, Çankaya AKP'li...
Böyle bir Türkiye'nin demokrasiyi nasıl yürüteceğini de herkes düşünmeli.
Gül "Cumhuriyete sözde değil, özde bağlıyım" diyor.
Ama bilmelidir ki "Sözde değil, özde bağlılık"ın gereği yapılmazsa bu da sözde bağlılık olur.