AKP’liler bilgisizlikten kaynaklanan vahim bir yanlışı sürekli fırına sürüp dururlar.
Ne zaman türban konusunda yazı yazsam, AKP’li okurlarımızdan mail yağar.
Hemen hepsi şöyle yazar:
"Sen kadınların örtünmesine karşı çıkıyorsun ama Atatürk’ün annesinin ve eşinin de başı örtülüydü.Onu niye yazmıyorsun?"
Bunun yanlış olduğunu anlatmaya çalışırım.
Ama o kadar çok mail gelir ki, bir süre sonra baş edemeyip işin peşini bırakırım.
Geçtiğimiz günlerde İngiliz The Times Gazetesi’ne verdiği demeçte cumhurbaşkanlığına aday olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de aynı mantık hatasına düştüğünü okuyunca çok şaşırdım.
AKP’nin ikinci adamı olan Dışişleri Bakanı böyle bir bilgisizlik içinde olamaz diye düşündüm.
Ama böyle bir yanlışı bilerek yapacağını da doğrusu düşünmek istemedim.
* * *
The Times’ın muhabiri Abdullah Bey’e biraz da abuk sorular yöneltiyor:
Örneğin şöyle:
"Atatürk yaşasaydı 22 Temmuz’da AKP için oy verir miydi?"
"Yaptıklarımızın Atatürk’ü gönülden destekleyenlerce de takdir edildiğine eminim."
Muhabir ikinci abuk soruyu yöneltiyor:
"Atatürk’ün eşinizin başörtülü olmasıyla bir sorunu olur muydu?"
Abdullah Bey şu yanıtı veriyor:
"Hayır, neden olsun ki.Onun da eşi başörtülüydü."
Dediğim gibi ya bilgi eksikliği ya da saptırma var bu yanıtta.
Atatürk, Latife Hanım’la 29 Ocak 1923 yılında İzmir’de evlendi.
5 Ağustos 1925’te de boşandılar.
Yani evlilik bir yıl yedi ay sürdü.
Bu evlilik döneminde Avrupa’da eğitim görmüş, İzmir’in en tanınmış ailelerinden Uşakizadeler’in kızı olan Latife Hanım gerçekten bütün kadınlar gibi başını örtüyordu.
Örtüyordu, çünkü o tarihlerde henüz kılık kıyafet devrimleri yapılmamıştı.
Atatürk 25 Kasım 1925’te bu kanunları çıkarttı ve kadınların modern giyime kavuşmalarını sağladı.
Bu devrimler Atatürk ile Latife Hanım boşandıktan yaklaşık 3 ay sonra yapıldı.
Abdullah Gül bu bilgilere, bilgisayarına uzanıp iki dakikada rahatlıkla ulaşabilir.
Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığına aday olmuş bir Dışişleri Bakanı böyle vahim bir hata yapmamak için bu kadarlık bir zahmete katlanmalıdır.
* * *
Aday listeleri konusuna da kısaca değinmekte yarar var.
Bence Tayyip Bey, Nazlı Ilıcak’ı listelere almayarak siyasal yaşamının en doğru işini yaptı.
Çünkü Nazlı Hanım, hem gazeteci hem de siyasetçi olarak daima sorun çıkaran bir karaktere sahip.
Milletvekili olsaydı Tayyip Bey’in başını çok ağrıtırdı. (Fazilet Partisi’nin kapatılmasında rolü büyüktü.)
Listeler üzerinde her seçimde olduğu gibi yine yoğun tartışmalar yaşanıyor.
Bu doğaldır. Bir hafta sonra her şey sütliman olur.
Ancak gördüğüm kadarıyla Demokrat Parti listelerinde büyük hatalar var.