Cumhurbaşkanı seçildikten sonra TBMM kürsüsünden yapılan yeminin omurgası şu cümledir:
".... Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma..."
Sonra yemin şöyle sona erer:
".... üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
Bu yemini ben etmedim. Cumhurbaşkanı seçildiği gün Abdullah Gül etti.
Peki seçildiğinden bu yana hükümetin getirdiği her şeyi onaylayan, kendi dünya görüşüne uygun rektörleri cumhuriyet üniversitelerinin başına atayan Cumhurbaşkanı, ettiği yemine sadık kaldı mı?
Bana göre kalmadı.
AKP’liler, AKP şakşakçıları Gül’ün atamalarını savunmak için "Sezer de keyfi atamalar yapmadı mı?" diye koro halinde bağırıyorlar.
Oysa Sezer ettiği yeminin koyduğu ölçütlere bağlı kalarak rektörleri atadı.
Gül ise bu ölçütlere değil, kendi dünya görüşüne uygun olanları seçti.
* * *
Abdullah Gül önümüzdeki rektör atamalarını da aynı ölçütlere sadık kalarak yapacak.
Son atanan 21 rektörden 12’si türban yanlısı. Bu demektir ki önümüzdeki öğretim yılında bu üniversitelerde türban serbest olacak.
AKP’nin istediği de bu değil mi?
Türbanın serbest olduğu, tarikatların cirit attığı, akademik kadroların dincilerle doldurulduğu üniversiteleri düşlemiyorlar mı?
Hedef, bilimsel yanı değil, maneviyat yanı kuvvetli üniversiteler değil mi?
İşte Cumhurbaşkanı da bunu gerçekleştirecek kişileri seçip atıyor.
Tarikat anlayışının egemen olduğu üniversitelerde çağdaş eğitim ve bilim yapılamaz, özgür düşünce ortamı yok olur.
Bu da cumhuriyet üniversitelerinin niteliklerini ortadan kaldırır, huzursuzluk ve kavga başlar.
Sonra da önümüze acı faturalar gelir. Milletçe üzülürüz.
Erdoğan da sabahtan akşama kadar kendi medyasında üniversitelerde "huzuru bozuyorlar" diye muhalefeti ve medyayı suçlar.
Kafkaslar’da harp
HAYDAR Aliyev Cleveland’da kalp ameliyatı olması için ısrar eden Amerikalı doktorlara şöyle demiş:
"Toktur men ölürsem Gafgaslar’da harp çıkar."
Aliyev haklıydı.
Çünkü Kafkaslar’da siyasi dengeler pamuk ipliğine bağlıdır. En ufak bir yanlış, barut fıçısının infilak etmesine neden olur.
Nitekim Amerika’nın getirip cumhurbaşkanlığına oturttuğu deneyimsiz Saakaşvili bu barut fıçısını patlatıverdi.
Aportta bekleyen Rusya da fırsatı kaçırmadı ve Gürcistan’ın üzerine yükleniverdi.
Türkiye’nin, sınırına dayanan savaşın sona erdirilmesi için itidal tavsiyesinden başka yapabileceği hiçbir şey yok.
Herkes şunu öğrenmeli, Kafkaslar’da Rusya’ya rağmen bir şey yapılamaz.
Seçtirdiğiniz toy cumhurbaşkanı gider barut fıçısını patlatıverir.
Dilerim Saakaşvili yaptığı yanlıştan dönmesini bilir ve bir daha da boyundan büyük işlere kalkışmaz.