Hem çok etkilendim, hem de böyle bir tatil kenti yarattığı için Türkiye ile ilgili umutlarım arttı.
Terörden başını alamayan Türkiye’de böylesine Batı standartlarını yakalamış bir tatil yöresinin huzurunu, güzelliğini yaşayabilmek gerçekten çok etkileyici.
Alanya, Akdeniz kıyısında uzanan bir ilçe.
Aslında ilçe demek doğru değil, koskoca bir kent.
Tam 69 kilometre sahili var. Bu sahillerde kilometrelerce harika kumsallar uzanıyor.
İlçenin hemen her tarafından denize girilebiliyor. Kirlilik sıfır.
Kıyı şeridinin hemen arkasında göz alabildiğine yemyeşil muz, narenciye, malta eriği bahçeleri, sebze seraları, daha arkada da çam ormanlarıyla kaplı Toros Dağları uzayıp gidiyor.
Tanrı Alanya’ya her türlü güzelliği o kadar cömertçe vermiş ki, kıskanmamak olanaksız.
Yazın 500 binlere yükselen nüfusuyla ilçe, Türkiye’nin en fazla turistik yatağa sahip merkezi.
Turistik standartlara uygun yatak sayısı tam 150 bin...
Evet 150 bin...Yani Marmaris, Bodrum ve Fethiye’deki toplam yatak sayısından fazla.
Bu oteller ağırlıklı olarak 2-3-4 yıldızlı. 5 yıldızlı otel sayısı az.
Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu, geçen yıl 1 milyon 400 bin turist ağırladıklarını, bu yıl ise 1.5 milyon turist beklediklerini söyledi.
* * *
Alanya, Fransa’nın sahil kenti Cannes’ı andırıyor. Ama artıları daha fazla.
Tertemiz bir deniz, kilometrelerce uzanan plajlar, yemyeşil bahçeler ve ormanlarla kaplı Toroslar.
Yer yer Toroslar’dan çıkan suların kıvrıla kıvrıla aktığı derin vadiler.
Kent merkezi ise dediğim gibi Cannes’ı andırıyor.
Özellikle son zamanlarda yapılan binaların estetiği dikkat çekecek kadar yüksek.
Kıyı şeridindeki parklar, kafeler, diskolar, servis ve kalite bakımından Avrupa standardındaki lokantalar, Alanya’ya renkli bir yaşam getirmiş.
Ayrıca geniş bulvarları ve hemen her markayı barındıran alışveriş merkezleri ve mağazaları, büyük kentleri aratmayacak düzeyde.
Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu büyük işler başarmış, bir Avrupa kenti yaratmış.
Alanya, rahat bir yaşam sürdürmek isteyenlerin her aradıklarını bulabilecekleri bir tatil kenti konumuna kavuşmuş.
İşte bu özellikleri nedeniyle Alanya’ya 20 bin yabancı yerleşmiş.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen insanlar, 10 bine yakın mülk satın almışlar.
Yaşlı olan bu insanlar, Alanya’da aradıkları huzuru, sıcaklığı bulmuşlar.
Büyük bir mutluluk içinde birer Alanyalı gibi yaşıyorlar.
* * *
Şimdi burada "Türk turizminin derin bir yarası"na değinmek gerekiyor.
Çünkü bu yara, Alanya’yı da etkiliyor.
Türkiye riskli ülke kabul edildiği için bu kaliteli tesis ve hizmetlerini çok ucuza satmak zorunda kalıyor.
Yatak fiyatı ortalama 25 Euro. (Yarım pansiyon. Yani kahvaltı ve akşam yemeği dahil.)
Zaman zaman bu fiyat 7 Euro’ya kadar düşüyor.
Alanyalı Mehmet Dizdaroğlu, "Biz turizmcilik değil, hamallık yapıyoruz" diyor.
Yazık, gerçekten çok yazık; bu emsalsiz güzellikleri, tarihsel kültürü, yüksek standardı, güler yüzlü hizmeti bedavaya satıyoruz.