OLMAZ ya... Diyelim ki oldu. Diyelim ki Fransa’da, İngiltere’de ya da Almanya’da iki saygın gazetenin telefon sartralının dinlendiği ortaya çıktı.
O ülkelerde neler olur? Kamuoyu ayağa kalkar, kıyametler kopar. Önce iletişimle ilgili bakan gider. Ama bu yetmez iş hükümete dayanır. Sonunda da hükümet de istifa etmek durumunda kalır. Peki Türkiye’de ne olur? Hiçbir şeycik olmaz. Ne ilgili bakanın, ne Başbakan’ın kılı bile kıpırdamaz. Kamuoyundan tık bile çıkmaz. Peki yine aynı ülkelerde Adalet Bakanı bir milletvekilinin verdiği soru önergesini yanıtlarken 69 yargıç ile savcının dinlediğini açıklarsa ne olur? Yine kıyamet kopar. Soruşturma komisyonları kurulur. Büyük olasılıkla adalet bakanı, iletişimle ilgili bakan gider. Hükümet bunalımı çıkar. Türkiye’de ne olur? Hiçbir şeycik olmaz. Milyonlarca insanı dinlenen bir toplum, özgür bir toplum sayılır mı? Kesinlikle sayılmaz. ¡ ¡ ¡ Önceki günkü CHP Merkez Yürütme Kurulu üyelerine Prof. Haberal’ın kitap haline getirilen Sözlü Silivri Savunması dağıtıldı. Prof. Haberal’ın savunmasını keşke bütün Türk halkı okuma olanağı bulabilse. Kitabın adı: Suçum Ne? Sorgusu yapıldığı gün bir yıla yakın tutukluluk durumu olan Prof. Haberal mahkeme başkanına şu soruyu soruyor: “Acaba nerede hangi terör örgütünü kurdum? Hangi silahlı organizasyona girdim?” “25 senedir görmediğim, herhangi bir irtibatım olmayan kişiler ile örgüt kurup yönetmem isnadı bir iftiradır.” “Tutuklama kararımda geçen kuvvetli şüphe ne ise anlaşılsın ki, ben de aziz milletimize, öğrencilerimize, Başkent Üniversitesi ve kuruluşlarında çalışan binlerce arkadaşımıza, Türk devletlerinde, Ortadoğu’da, Asya’da, Uzakdoğu’da, Avrupa ve Amerika’daki bilim insanlarına anlatayım, onlara hesap vereyim.” Prof. Haberal şöyle diyor: “Avukatlarımın defalarca tahliye başvurularına karşı mahkeme başkanı tahliye edilmemin gerektiğini ifade ediyor. Ama buna rağmen 2 üyenin karşı oy kullanması ile tahliyem reddedilmiş oluyor.” ¡ ¡ ¡ Ergenekon terör örgütü üyesi olmakla suçlanan, aslında tarikatlarla ilgili soruşturma yaptığı için görevden alınan daha sonra tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner olayı da bir başka skandal. Yargıtay İlhan Cihaner’in dosyasını Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istiyor ama iki aydır dosya gönderilmiyor. Cihaner Yargıtay’daki duruşmasında şöyle diyor: “Kendimi bu davada tutulu görmüyorum. Önümün eşkiyalar tarafından kesilip bir yere kapatılmam neyse durumum budur. Görevsiz bir mahkemenin terörüne maruz kalıyorum.” Yargının bu hallere gelmesi bir hukuk devleti için vahim. ¡ ¡ ¡ Başbakan hemen her konuşmasında Türkiye’nin bir yıldız gibi dünyada parladığını ve saygınlığının arttığını vurguluyor. Ama Latin Amerika gezisinde bu saygınlığa ters bir gelişme yaşanıyor. Başbakan Brezilya’dan Arjantin’e geçecekken son anda gezisini iptal ediyor. İptal nedeni bu gezi sırasında açılışı yapılacak olan Atatürk heykelinin Arjantin tarafından programdan çıkarılması. Ermeni lobileri bastırınca Arjantin’in bu iptal kararını alması... Nerede kaldı Türkiye’nin dünyadaki saygınlığı? Bu bir diplomatik skandaldır.