Paylaş
Nereye gidersek gidelim, aklımız hep Türkiye'de kalıyor. Siyaset ne oldu acaba? Borsa ne alemde? Mafya ile savaş nasıl gidiyor?
Cuma günü uçağımız, Atatürk Havalimanı'ndan hareket eder etmez, meraklanmaya başlıyoruz.
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, İstanbul Milletvekili Yılmaz Karakoyunlu ile borsayı tartışmaya başlıyoruz.
Hepimizde bir tedirginlik var. Bir gün önce dramatik bir düşüş yaşanmış.
Ya devam ederse...
Karakoyunlu, ‘‘Başbakan bu sabah alınan önlemleri açıkladı ve devalüasyon yapılmayacağı garantisi verdi’’ diyor.
- Düşme durdu mu?
Ersümer yanıtlıyor:
- Önce durdu, ama sonra düşüş devam etti.
Üçümüz birden sözleşmiş gibi, ‘‘Çok fena, çok fena...’’ diyoruz.
Beş saat uçaktayız. Haber almamız olanaksız.
Ancak Lizbon'a inince İstanbul'la konuşup gelişmeleri öğrenebileceğiz.
Uçak iner inmez hepimiz cep telefonlarımıza saldırıyoruz.
Borsa öğleden sonra yükselmiş. Rahatlıyoruz.
* * *
Pazar günü bu yazıyı yazarken, üç gündür bulunduğum Portekiz'in ne kadar şanslı bir ülke olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin onda biri kadar olan bu ülkenin nüfusu İstanbul'dan az.
Terör yok, din ve mezhep kavgası yok, Fazilet Partisi gibi bir siyasi kadro yok. Çevresi sorunlu komşularla çevrili değil.
Önü okyanus, arkası İspanya. Onunla da en ufak bir sorunu yok.
Enflasyon yıllık 2.7... Bizim aylık enflasyonumuzdan az.
Kişi başına düşen milli gelir 13 bin dolar. Bizim dört mislimiz.
İhracatı 24 milyar dolar. Hemen hemen bizimki kadar.
Hepsinden önemlisi de birinci ligde oynuyor.
Yani Avrupa Birliği üyesi.
Demokrasisi Avrupa standardında. İnsan hakları, etnik gruplar gibi sorunları yok.
Yani sizin anlayacağınız, başında hiçbir bela olmayan, küçük, güzel bir ülke.
Avrupa Birliği'ne tam üye olduktan sonra da yırtmış.
Çok yakında, 4-5 yıl içinde köşeyi dönüp tam Avrupalı olur.
Gelin de, çok değil 10-15 yıl önceki Portekiz'i düşünüp Türkiye için yanmayın.
* * *
Biz Lizbon'a 22 Mayıs'ta açılan ve 30 Eylül'de kapanacak olan EXPO'98 Fuarı'nda düzenlenen Türk Haftası etkinlikleri için geldik. 155 ülkenin katıldığı bu dev fuardaki Türkiye Pavyonu inanılmaz bir ilgi görüyor.
Örneğin, cuma günü tam 23 bin kişi gezmiş Türk Pavyonu'nu. Bu bir rekormuş.
Fuarın en beğenilen üç pavyonundan biri. Bunu Portekiz basını yazıyor.
Pavyona girdiğinizde Abdülaziz'in 24 metre uzunluğunda, üzeri altın varak işlemeli, 100 yıllık saltanat kayığı ile karşılaşıyorsunuz.
Fondaki dev ekranda Boğaz akıyor. Saltanat kayığı sanki dünya cenneti Boğaz'da salına salına gidiyor. Yalılarla bezenmiş kıyıları yalayarak...
Nefis bir tasavvuf müziği gönlünüze doluyor.
Uzun süre bu olağanüstü tabloyu bırakıp ikinci salonda sergilenen tarih zenginliklerini görmeye gidemiyorsunuz. Bu mükemmel pavyona fuarın rıhtımına demirli Atatürk'ün yatı Savarona da ayrı bir hava katıyor.
Türkiye, Bakan Burhan Kara'nın dediği gibi, ‘‘Okyanuslar Geleceğe Miras’’ konulu EXPO'98 Fuarı'na eşsiz tarih ve kültür zenginliğiyle önemli bir katkıda bulunuyor.
Paylaş