Paylaş
"TRT 2 TV bugün (1.1.2009) saat 12.10’da canlı yayın olarak Viyana Filarmoni Orkestrası’nın konserini yayınlayacağını duyurdu.
Yarım saat önce TRT 2’yi açtım ve ekranda çok saygıdeğer Başbakanımızı gördüm.
Anlattı da anlattı. Dinlemek istemedim ama mecburen TV açık kaldı. Konser saati geçti, daha konuşuyor. Saat 12.35’te konuşması bitti. Bu sefer de TV sağlık programına başladı. Sonra da bir alt yazı.
’BAŞBAKAN SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI NEDENİYLE VİYANA FİLARMONİ ORKESTRASI’NIN CANLI KONSERİNİ YAYINLAYAMIYORUZ.’
İnanılacak gibi değil ama gerçek. Böyle bir rezalet ancak bizim gibi bir ülkede yaşanır herhalde.
Kaldı ki devlet televizyonunu, Başbakan bile olsa hiç kimsenin kendi mensubu olduğu siyasi partinin propagandasında kullanma hakkı yoktur. Bir Başbakan, mensubu olduğu siyasi partinin belediye başkan adaylarını açıklamak için TV yayınını değiştiriyor."
* * *
Okurumun mektubu bir soru ve dilekle bitiyor:
"Programda konser olmayıp FB - GS maçı olsaydı Sayın Başbakan buna cesaret edebilir miydi çok merak ediyorum.
Köşenizde bunu sorarsanız çok sevinirim. Çok küçük bir ihtimal de olsa belki cevap verir. Ama özellikle medya bu tür haddini aşan keyfi davranışların bıkmadan üzerine gitmeli.
Çünkü bizlerin birey olarak fazla bir yaptırımı yok. Aslında olmalı. Ne yapılabilir? En azından bu tür davranışları protesto için Başbakanlığa ve gazetelere binlerce mail gönderilmesi gerekir.
Ne var ki toplumumuz hem şikáyet eder hem de kendi yapması gerekeni yapmaz. Çok üzülüyorum. Böyle devam ederse sonumuz hiç iyi değil."
* * *
Okurum, uygar bir insan olarak mektubunun altına adını soyadını, telefon numarasını yazmış.
Ama buna rağmen ben adını açıklamıyorum. Ne olur ne olmaz.
Herkesi gözaltında tutan iktidarın hışmına uğramasını istemem.
Geçenlerde bir işadamıyla yaptığım konuşmayı okuyunca bana hak vereceksiniz.
İşadamı söze doğrudan şöyle girdi:
"Ben askeri dönemleri de yaşamış bir insanım. Kenan Evren döneminde bile bu kadar korkmadım. Dilediğim gibi konuşuyordum, eleştirmek istediğim konular üzerine düşüncelerimi açıklıyordum.
Ama bunların devrinde konuşmaya korkuyorum. Bunu utanarak itiraf ediyorum."
Dayanamayıp sordum:
"Neden korkuyorsunuz? Size ne yapabilirler ki?"
"Bunlar iktidar gücünü kızdıkları insanlara karşı acımasızca kullanıyorlar. Kızdıkları insanı mahvedene kadar uğraşıyorlar. Her tarafınızı didik didik ediyorlar. Bir şey bulamazlarsa iftira atarak sizi bitiriyorlar."
AKP iktidarı döneminde Türkiye’de düpedüz "Abdülhamid istibdadı" yaşanıyor.
"İstibdat" sözcüğünün sözlüklerdeki karşılığı şöyle:
"Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm."
"Abdülhamid istibdadı"nın yerini şimdi "Erdoğan istibdadı" aldı.
Yalnız TRT değil, tüm Türkiye Tayyip Bey’in çiftliği oldu.
Paylaş