6 medya kuruluşundan 7 gazetecinin artık Başbakanlığa girmesi yasak.
Bu arkadaşlarımızın hepsi deneyimli muhabirler.
Ama artık Başbakan’ı izlemek için akreditasyonları yok.
Bu gazetecilerin ikisi Hürriyet’ten.
Turan Yılmaz ile Hasan Tüfekçi...
İkisi de yıllardan beri başbakanları izliyor.
Meslek yaşamlarında ilk kez böyle bir muamele ile karşı karşıya kaldılar.
Bu onur, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu.
Bununla övünebilir.
Gerekçe ise gayet basit. Ben bunu başlıkta "Erdoğan, dikensiz gül bahçesi istiyor" diye özetledim.
Başbakanlık sözcüsünün açıkladığına göre bu arkadaşlar hem çalışma usul ve koşullarına, hem de gazetecilik ilke ve kurallarına uymuyorlar...
Buna da karar veren "Başbakanlık Sözcülüğü" için mesleğini bırakıveren Akif Beki...
* * *
Akif Beki Kanal 7’nin eski Ankara temsilcisi...
Kanal 7 Tayyip Bey’in kanalı olarak tanınıyor.
Akif Beki’nin çalıştığı dönemde Kanal 7 Başbakan’a yüzde yüz biat anlayışıyla habercilik yapıyordu.
Bugün de aynı çizgiyi koruyor.
Zaten Başbakan Erdoğan iktidara geldiğinden beri çevresinde hep kendisine biat eden gazeteciler görmek istiyordu.
Bu nedenle kendisine yandaş olan yazarları taşıyordu uçağında.
Onlarla konuşuyor, onlara demeçler veriyordu.
Kendisini eleştiren yazarların telefonlarına bile çıkmıyordu.
Bu tutumunu bugün daha da genişleterek sürdürüyor.
Ancak demek ki yazarlara uyguladığı bu ambargo Başbakan’ı tatmin etmemeye başladı ki işi muhabirlere kadar indirgedi.
Artık hoşuna gitmeyen soruları soran, fotoğrafları çeken muhabir ve foto muhabirlerini de istemiyor.
Bunun ötesinde daha vahim bir yol izliyor.
Yazarı, çizeri, muhabiri, yani ona biat etmeyen, onun istediği gibi yazmayan, haber yapmayan, ya da fotoğraf çekmeyen tüm gazetecileri patronlarına şikáyet ediyor. Hızını alamazsa dava ediyor.
Onu gören bakanları da aynı şeyi yapıyorlar.
Bu gerçekten de demokrasi açısından utanç verici bir durum.
* * *
Oysa Başbakan kendisine biat eden bir sürü gazete ve televizyon kurdurdu.
Ama anlaşılıyor ki onlar kendisini kesmiyor.
Her başbakan işler kötüye gitmeye başladığı zaman böyle bir psikolojiye sürüklenir.
Bu beklenmeyen bir olay değil. Yakın siyasi tarihimizde bunun örneklerini çok yaşadık.
Başbakan geldiği biat kültüründen bir türlü kendini kurtaramadı.
Medyanın, iş çevrelerinin, bürokrasinin, eğitim kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, hatta bilimsel kurumların bile kendisine biat etmesini istiyor.
Etmeyenleri cezalandırmaya kalkıyor.
Bu tutum, iktidara geldiğinde demokrat rolü oynayan ama zamanla diktatörleşen Başbakan’ı giderek çıkmaz bir yola doğru sürüklüyor.
Dedim ya, Başbakan "dikensiz gül bahçesi" istiyor.
Oysa dikensiz gül bahçesi yaratmaya kalkmak kaçınılmaz olarak insanı yalnızlaştırıyor.