Aslında öğrenciler ellerindeki bayrak sopalarıyla polisleri dövmüşler. Çocuğunu düşüren hamile kız, öğrenci değilmiş. (Onun için önemsiz mi?) Bazı öğrenciler gözaltına alınırken rol yapmak için kendilerini yerlere atmışlar... Kim söylüyor bunları biliyor musunuz? İçişleri Bakanı Beşir Atalay. Üstelik Beşir Bey üniversite hocalığından gelme. Hukukçu, çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalışmış bir profesör. Kırıkkale Üniversitesi kurucu rektörü. Ayrıca Beşir Bey bir baba... Ama milyonlarca insanın televizyonlardan izlediği görüntülerin gerçek olmadığını söylüyor. Polis, gösteri yapan öğrencileri eşek sudan gelinceye kadar dövüyor, gözlerine tazyikli su gibi biber gazı sıkıyor. Kaçarken düşen çocukları copluyor, tekmeliyor, yerlerde sürüklüyor, ağzını burnunu kırıyor. Ama Beşir Bey öğrencilerin rol yaptığını söyleyebiliyor. El insaf Beşir Bey, el insaf... * * * Beşir Bey İçişleri Bakanı olarak olayları böyle gözü kapalı izliyorsa Türkiye yandı demektir. Haklarını almak için eylem yapan işçilere polisin uyguladığı kontrolsüz şiddeti de böyle izlemişti Beşir Bey. Gözlerine bir metreden biber gazı sıkılmasını da... İşçilerin polis tarafından havuza atılmasını da... Bunları da görmemişti İçişleri Bakanı. Polis bir haftadır aklına estiği lokantalarda içki kontrolü yapıyor. Çocukları korumak amacıyla yıllardan beri uygulanmayan bar ve pavyonlarla ilgili yasaları işine geldiği gibi yorumlayıp lokantalarda kimlik kontrolü yapıyor. Tutanaklar tutuyor... Beşir Bey’in acaba bunlardan haberi var mı? Eğer bu olayları da öğrenci olayları gibi izlediyse ondan da haberi olmamıştır. Ama birden fazla silah taşınma olanağı getiren yasa girişimini çok iyi biliyor. Çocukları içkiden, sigaradan korumak bahanesiyle lokantaları kontrol eden iktidarın, toplumu silahlandırmak için adım atarken çocukları korumak neden aklına gelmiyor? Hep söylüyoruz, iktidar biat eden bir toplum istiyor. * * * Beşir Bey’e İçişleri Bakanı olarak bir sorum daha var. Acaba Bakan Bey’in, Diyarbakır’da toplanan ve Demokratik Toplum Kongresi tarafından hazırlanarak Demokratik Özerklik Çalıştayı’na sunulan “Demokratik Toplum Taslağı”ndan haberi var mı? İçişleri Bakanı olarak bu taslağın içerdiği “Demokratik Özerk Kürdistan inşası, özgün bayrak ve semboller, ortak vatan, öz savunma gücü ve resmi iki dil...” konusunda ne düşünüyor? Korkarım öğrenci olaylarını kapalı gözlerle izleyen Beşir Atalay Diyarbakır’daki Demokratik Özerklik Çalıştayı’nda tartışılanları da duymamıştır. Oysa çalıştayda tartışılan taslak Abdullah Öcalan’ın ne zamandan beri söyleyip durduklarıdır. Peki sizce BDP neden bu kadar bekledi bu taslağı tartışmak için. Türkiye’deki ortamın bu tartışmaya uygun hale geldiğini gördüğü için olmalı.