Duvara toslayıncaya kadar yolu var...

BAŞBAKAN kürsüye her çıkışında, ekonominin ne kadar iyi olduğunu uzun uzun anlatır.

Bir işadamı, Başbakan'ın bu konuşmalarından birinden sonra telefon etmiş ve şöyle demişti:

"Türkiye bu kadar iyi de, neden herkes kötü?"

Şimdi uzmanların bilgilerine dayanarak Başbakan'ın söyledikleri ne kadar gerçek ona bakalım.

Evet, Türk ekonomisi büyüyor ama istihdam yaratamıyor.

Türkiye'de çalışabilir nüfus oranı 2000'de yüzde 49.3 iken, 2006'da bu oran yüzde 45.8'e düştü.

Sanayi istihdamı ise 2000'de yüzde 11.9 iken, 2006'da 11.6'ya geriledi.

Tarımda da oranlar aynı.

Bu oranlarla Türkiye'nin AB'yi yakalaması olanaksız.

Burada insanın aklını kurcalayan soru şu:

Peki yatırım olmadan, istihdam yaratılmadan ekonomi nasıl ayakta duruyor?

Uzmanlar bunu şöyle anlatıyorlar:

Dünyada ellerinde nakit para olan kişi ve kurumlar, bunu yüksek faiz veren ülkelere götürüyorlar.

Paralarını tahvillere, hisse senetlerine yatırıp büyük kazanç sağlıyorlar.

Eğer parasının riske girdiğini görürse hemen dövize dönüyor ve dolarını veya Euro'sunu riski olmayan ülkeye taşıyor.

Bulunduğu ülkede risk olmadığını düşünelim. Buna rağmen daha yüksek faiz bulursa yine parasını dövize çevirip o ülkeye götürüyor.

***

İşte ekonomide bu paraya "sıcak para" deniyor.

"Sıcak para", faiz ve temettü geliri iyi olduğu sürece girdiği ülkede kalıyor, koşullar bozulduğu zaman anında bulunduğu ülkeyi terk ediyor.

Ocak ayı sonunda Türkiye'ye giren "sıcak para"nın 71 milyar doları bulduğu biliniyor.

Başbakan'ın kürsülerden yabancı yatırım diye övündüğü, işte bu "sıcak para".

"Sıcak para"nın Türkiye'ye geliş nedeni ise kara kaşımız, kara gözümüz için değil.

Dünyada en yüksek faizi veren ülke olduğumuz için.

Ekonomimizi işte bu "sıcak para" ayakta tutuyor.

Şunun için: Cari açığımız çok yüksek, 32 milyar dolar. Bu alarm ötesi bir durum.

Eğer döviz gelirleriniz, döviz giderlerinizden daha azsa aradaki farka "cari açık" deniyor.

Türkiye, cari açığını "sıcak para"yı kullanarak kapatıyor.

"Sıcak para"nın üzerine titrememizin, faizleri düşüremememizin nedeni de bu.

Eğer sıcak para kaçar, ya da gelişi durursa ekonomimiz krize girer.

***

Türkiye'nin "cari açığını" artıran etkenlerin başında gelen olgu, dış ticaret açığıdır.

İhracatımız 85 milyar dolarlara yükseldi.

Bu, Başbakan dahil hepimizi sevindiriyor.

Ama Başbakan, ithalattaki durumu söylemiyor.

İthalatımız 137 milyar dolar. Açık 52 milyar dolar.

Daha da önemlisi, Türkiye ihracatını, üretimini büyüterek değil ithalat yaparak artırıyor.

Yani Türkiye, 100 dolarlık ihracat yapabilmek için 70 dolarlık ithalat yapmak zorunda kalıyor.

Uzmanlar, bu ticaret açığı ve bu cari açıkla ekonominin sürdürülemeyeceğini vurguluyorlar.

Hükümetin zaman yitirmeden ciddi önlemler almasını istiyorlar.

Ama hükümet bunların hiçbirini ciddiye almıyor.

Peki bu durum nereye kadar gider?

Uzmanların yanıtı: "Duvara toslayıncaya kadar..."
Yazarın Tüm Yazıları