DENGİR Mir Mehmet Fırat, eksantrik bir tip olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu zatın cumhuriyet karşıtı sözleri, malum kafanın düşünce birikimlerinin travmatik bir hezeyanla dışa vurumudur.
Aslında Dengir Mir Mehmet Fırat’ın düşünceleri, Abdullah Bey’in, Tayyip Bey’in, Bülent Bey’in ve öteki AKP’lilerin düşüncelerinin bir kopyasıdır.
Zaten AKP iktidarının Türkiye’ye yaptığı en büyük kötülük, ülkenin rejimini, Atatürk’ü, cumhuriyet devrimlerini dünyada tartışılır hale getirmesidir.
Dünyada hiçbir ülkenin rejimi, Türkiye’nin rejimi ve değerleri kadar pervasızca bir yıpratılma kampanyasına muhatap değildir.
Bunun sorumlusu, bu yolu açan ve altyapısını hazırlayan AKP iktidarıdır. Bence içte ve dışta yarattıkları bu ortam, ülke içinde yaptıklarından çok daha vahimdir.
Hedef açıktır: Cumhuriyet, değerleri, kazanımları ve Atatürk...
Bunların yıpratılması, karalanması...
Ben Dengir Mir’e kızmıyorum. O AKP misyonunun fedaisi... Hepsi bu.
* * *
Sabrina Tavernise...
The New York Times’ın Türkiye muhabiri.
Türkiye’deki görevini AKP’nin gazetecisi olarak sürdürüyor.
Gazetesine gönderdiği haberlerin, yorumların hemen tümü AKP’nin yukarda anlatmaya çalıştığım misyonuna hizmet ediyor.
Benim anladığım kadarıyla Dengir Mir Mehmet Fırat Amerikalı muhabirin dolduruşuna gelmiş.
Hep böyle oluyor, kafalarında sürekli gemledikleri cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını ellerinde olmadan bazen boşaltıveriyorlar:
"Türk toplumuna travma yaşatıldı.Bir gecede kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri söylendi.Dinsel yolları dağıtıldı."
Camileri kapatıldı. İbadet yapmaları bile yasaklandı."
Zaten Sabrina, yorum haberinde Dengir Mir Mehmet’in söyleyemediklerini de tamamlıyor.
Türkiye’deki kavganın (cumhuriyetçilerle-gericiler arasındaki kavga) 1920’lerde başladığını, Avrupa’ya yönelen Atatürk’ün Doğu ile bağlantıları kopardığını, alfabeyi değiştirdiğini, camileri devlet denetimine aldığını ve dini hiyerarşiyi ezdiğini yazıyor.
Bunlar malum kafaların ayakta alkışlayacakları sözler değil mi?
* * *
Dedik ya Sabrina AKP’nin gazetecisi.
Türkiye’ye malum misyonla gelmiş, daha doğrusu gönderilmiş.
O misyonu eksiksiz yerine getiriyor.
Hemen her haberinde, yazısında Türkiye’deki cumhuriyeti, laik düzeni, Atatürk devrimlerini karalayıp duruyor.
Bunu yaparken hem iktidardan hem de belli çevrelerden büyük destek görüyor.
Şimdi düşünün, dünyanın hangi ülkesinde yabancı bir muhabir Sabrina gibi o ülkeye karşı pervasızca haber yazabilir, yorum yapabilir?
Örneğin Washington’daki Türk gazetecileri böyle bir misyonu yürütebilirler mi?
Özgür Amerika’da mümkün değil yapamazlar, ama özgür olmayan(!) Türkiye’de bal gibi yaparlar.
Ama Sabrina Türkiye’de daha büyük bir ayrıcalığa sahip.