GAZETECİLİĞE başladığımda Çankaya’da 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay oturuyordu.
Sunay’dan sonra Fahri Korutürk cumhurbaşkanı oldu.
Ardından sırasıyla Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer Çankaya’ya çıktı.
Şimdi de 11. cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül görev yapıyor.
Gül, benim gazetecilik yaşamımdaki 7. cumhurbaşkanı oluyor.
Bunun ötesinde kendileri bu 7 cumhurbaşkanı içinde Çankaya’ya çıkması en çok tartışılan kişi oldu.
Halkın yarıdan fazlası Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını istemedi.
Hatta milyonlarca insan bugün Abdullah Gül için "Benim cumhurbaşkanım değil" diyor.
* * *
Abdullah Bey ve eşi henüz Çankaya’ya taşınmadılar.
Kendileri, seçileli sekiz buçuk ay olmasına rağmen halen Dışişleri Bakanlığı Köşkü’nde ikamet buyuruyorlar.
Nedeni cumhurbaşkanı ile eşi hanımefendinin Çankaya’da köklü tadilat istemesi.
Geçenlerde arkadaşımız Ümit Çetin’in yazdığı Köşk’le ilgili haber çok ilginçti.
Köşk’te sürdürülen tadilat için 18.8 milyon YTL, eski parayla 18.8 trilyon lira ayrılmış.
Daha önemlisi bu tadilatın en önemli bölümü Cumhurbaşkanı Gül’ün günlük çalışmalarını sürdüreceği "Hizmet Binası"nda yapılıyor.
Bina baştan aşağı güvenlik yönünden kusursuz hale getirilmeye çalışılıyor.
Ümit Çetin’in verdiği bilgilere göre, Gül’ün ofisinin 12 penceresinden 9’u duvar örülerek kapatıldı.
Geriye kalan 3 pencereye suikast tüfeği mermisi ile bombayı bırakın tanklarda kullanılan roketlere bile dayanıklı camlar kaplanacak.
Bu olağanüstü güvenlik önlemleri Çankaya dışını da kapsıyor.
Köşk’ü yukarıdan gören, bölgenin en yüksek iki yapısı olan Atakule ile inşaat halindeki Çankaya Oteli’nin üst katlarında Köşk korumaları nöbet tutuyor.
Bu iki yapıdan Köşk çevresindeki hareketlilik sürekli denetleniyor, ayrıca buralardan gelebilecek tehdit denetim altına tutuluyor.
* * *
Peki ne var, ne oluyor da böyle olağanüstü güvenlik önlemlerine başvuruluyor?
Cumhurbaşkanı neden ve kimden bu kadar korkuyor?
Bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir cumhurbaşkanı böyle yüksek düzeyde güvenlik önlemlerine başvurmadı.
Ne Sunay, ne Evren, ne Özal, ne Demirel ne de Ahmet Necdet Sezer böylesi bir vehme kapılıp olağanüstü güvenlik istediler.
Hatta Ahmet Necdet Sezer korumalarını almadan sık sık alışverişe, sinemaya, tiyatroya bile gidiyordu.
Kırmızı ışıkta bekliyor, halkla birlikte kuyrukta bekliyordu.
Doğrusu Abdullah Gül’le Hayrünnisa Hanım’ın bu kadar büyük tadilata devletin 18.8 milyon YTL’sini harcamalarını anlayamadım.
Gül’den önceki cumhurbaşkanları bu konularda çok daha dikkatli davranmışlardı.
Hele çalışma ofisinin 9 penceresini ördürüp duvar haline getirtmesinin, üç pencerenin camlarını roket mermisi bile geçirmeyecek özel camlarla kaplatmasının nedenini çözemedim.
Merak ediyorum, Cumhurbaşkanı çalışma ofisinin pencerelerini zırhlı camlarla kaplatacak kadar kimden ve ne için korkuyor?