BİZ bu alıştırmaları iki kez yaşadık. Biri Özal’ın seçiminde, ikincisi Demirel’in...
İkisi de adaylıklarını açıklamadan önce uzun süre toplumu alıştırmak için çaba harcadılar.
Demirel’in seçilmesinde toplumdan fazla tepki sesi yükselmedi.
Ama Özal seçilince epeyce gürültü çıktı.
Hatta rahmetli kendisine tepki gösterenler için "Alışırlar, alışırlar..." demişti.
Ondan sonra da Çankaya’ya "Alışamadım" diye fakslar, mesajlar yağmış, sokakta bağıranlar olmuştu.
Özal’ın Çankaya’da rahat yüzü görmesini "Devletin zirvesinde kavga istemiyorum" diyerek Demirel sağlamıştı.
Şimdi Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığı için alıştırma yapıyor.
Ama ülkedeki gerginlik, halkın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına alışmayacağını gösteriyor.
Erdoğan bilsin ki Çankaya’ya AKP’nin cumhurbaşkanı olarak çıkacak ve toplumun büyük kesimi onun Atatürk’ün koltuğunda oturmasını içine sindiremeyecek.
* * *
Şimdi gelelim Avrupa Birliği konusuna...
AKP hükümeti Avrupa Birliği’nden görüşme tarihi alabilmek için büyük çaba harcadı.
Birliğin her istediğini yaptı... Yasaysa yasa, reformsa reform...
Ama bir şeyi yapamadı. Avrupa Birliği karşısında dik duramadı.
Görüşme tarihi için yapılan pazarlıklarda tam teslimiyetçi bir politika izledi.
Sonuç, hüsran oldu.
Başbakan’ın grupta kırgın bir üslupla yaptığı konuşma aslında AKP iktidarının Avrupa Birliği politikasının iflas ettiğinin itirafıydı.
Avrupa Birliği’ne "Yormayın kendinizi, bizi de yormayın.Bizi almayacaksanız verin kararınızı.Biz de yolumuza gidelim" diye seslendi.
Oysa Avrupa Birliği Berlin’deki 50. yıl kutlamalarına Türkiye’yi çağırmayarak kararını çoktan vermişti.
Acı ama gerçek bu.
Oysa Kızılay’da yapılan görkemli kutlamaları anımsıyorum da...
Erdoğan nasıl "Avrupa fatihi" ilan edilmişti.
O ne coşkuydu... O ne mutluluktu...
* * *
Aklı başında birtakım insanlar "Yahu yapmayın, etmeyin imzaladığınız metnin ucu açık.Üye olmamıza olanak tanımıyorlar.Boşuna halkı da umutlandırmayın" dedi.
Ama Avrupa Birliği karşıtlığıyla suçlanarak susturuldular.
Başbakan keşke o zaman Baykal’ın "Sakın o metni imzalama. Atla gel. Faturayı birlikte üstlenmeye hazırım" çağrısını dinleseydi.
Dinlemedi. Dinlemedi de ne oldu?
İşte bu günlere geldik.
Avrupa fatihi diye ilan edilen Başbakan grupta o hüzün dolu sözleri söylemek zorunda kaldı.
Şimdi ne olacak?
Türkiye bu davaya tam 44 yıl emek verdi.
En zor günlerinde Avrupa’nın yanında yer aldı.
Tam üyelik Türkiye’nin hakkıdır. Bu hakkı Avrupa yok sayamaz.
Savaşa devam...
Merkel’e, Sarkozy’ye rağmen Türkiye hakkını dik durarak aramalı.