Cambaza bak cambaza...

DENGİR Mir Mehmet Fırat’la bazı televizyon programlarında birlikte olduk. Program boyunca da tartıştık kendisiyle.

Bende nazik bir insan izlenimi bırakmıştı.

Ama basının karşısına geçtiğinde Dengir Bey hırçın, haşin hatta kaba bir insan olup çıkıyor.

Demek ki mikrofonun başına geçince ve karşısında basını da görünce ilginç bir kişilik değişimi yaşıyor Dengir Bey.

Rektörlere "Ceberrut, hukuk tanımaz, aymaz" diye hakaretler ediyor.

Oysa Dengir Bey kendisi de hukuk mezunudur.

Demek ki politika, Dengir Bey’i yetiştiği camianın hocalarına bile saygısızlık yapacak bir ruh hali içine sürüklüyor.

* * *

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de aynı psikoloji içinde.

Çünkü kendisi de o camianın içindendir.

Doçenttir ve yıllarca öğretim görevlisi olarak üniversitelerin içinde yer almıştır.

O da rektörlere sert eleştiriler yöneltiyor, onları siyaset yapmakla suçluyor.

"Cüppelerini çıkarsınlar, siyaset yapsınlar" diyor.

Hem Bakan, Dengir Bey rektörlere neden kızıyorlar?

Çünkü rektörler, YÖK Başkanı’nın hukuk tanımazlığına, hükümetin memuru gibi davranmasına karşı çıkıyorlar.

Çünkü iktidar tarafından medreseye dönüştürülmek istenen üniversitelerini koruyorlar.

Cumhuriyet üniversitelerinin tarikatlara teslim edilmesine izin vermiyorlar.

Özerk ve özgür üniversiteler için savaşıyorlar.

Çağdaş eğitimden bir adım geri gitmiyorlar.

İşte Dengir Bey’e ve Hüseyin Bey’e göre rektörlerin işledikleri suçlar bunlar.

* * *

Milli Eğitim Bakanı Çelik’in son beş yılından birkaç rakamla dini eğitimi nasıl çağdaş eğitimin üstüne geçirmek için çalıştığının örneklerini verelim.

Genel liselerde her 20 öğrenciye bir öğretmen düşerken, imam hatip liselerinde her 10 öğrenciye bir öğretmen düşüyor.

Genel liselerde öğrenci başına 1259 YTL harcama yapılırken, imam hatip liselerinde öğrenci başına 3037 YTL harcama yapılıyor.

Hüseyin Çelik’in bakanlığı döneminde okullara 7758 din kültürü öğretmeni, buna karşılık 546 felsefe öğretmeni atandı.

Bildiğiniz gibi hukuk mukuk tanımayan AKP’nin memuru YÖK Başkanı için savcılığın gönderdiği soruşturma dosyasına "Yaptıklarının suç teşkil ettiğini sanmıyorum" diye izin vermiyor.

* * *

21. yüzyılda, bilgi çağını yaşıyoruz. Türkiye ise bu abuk subuk konularla uğraşıyor.

Vatan Gazetesi’nden Asaf Savaş’ın köşesindeki bir örneği vermek istiyorum.

Bakın Türkiye cambazı izlerken nasıl soyuluyor:

"Bir yabancı 2007 başında 100 dolarına 142 YTL alıyor. Bir yıllık yüzde 20 nominal faizli devlet tahviline yatırıyor. Hazine 2007 sonunda kendisine 170 YTL ödüyor. 1.17 dolar kurundan 145.6 doları cebine koyuyor."

İyi mi? Yabancı bir yılda 100 dolarına 145.6 dolar alıyor. Yabancıya ödenen 45.6 dolar kimin cebinden çıkıyor?

Gariban Türk halkının.

Başbakan da dünyanın en yüksek faizini veren Türkiye’ye giren bu sıcak para olayını, itibarımızın ne kadar arttığının bir göstergesi olarak satıyor.
Yazarın Tüm Yazıları