Bu psikolojiden hiçbir başbakan kurtulamadı

HİÇ düşündünüz mü? Başbakan Erdoğan, kendisine ve partisine yapılan eleştirilere karşı neden bu kadar tahammülsüz?

Sağduyulu AKP’liler bunu şöyle değerlendiriyorlar:

"Başbakan, Türkiye için çok şey yaptığına inanıyor. O kadar ki kendi yaptıklarının 80 yıllık cumhuriyet döneminde yapılanlardan fazla olduğuna inanıyor (ya da sanıyor). Onun için de eleştirileri kabul edemiyor."

Tayyip Bey’in böyle bir sanıya kapılmasının en önemli nedeni çevresi.

Yağcılar takımı onu buna inandırıyorlar.

"Efendim siz gelmiş geçmiş en büyük lider, eşsiz bir devlet adamısınız."

"Siz Türkiye’nin makûs talihini değiştirdiniz. Hiçbir başbakan sizin kadar başarılı olamadı."

"Hem Türk álemi, hem İslam álemi, hem de dünya sizi hayranlıkla izliyor."

"Siz Tanrı’nın bu ülkeye bahşettiği bir insansınız."

Vesaire... Vesaire...

* * *

Yıllar önce, genç bir gazeteciyken, bir profesörle bir bakan arasındaki konuşmaya tanık olmuş, adeta yıkılmıştım.

Bakan bir gün önce annesini kaybetmişti.

Profesör, bakana sokulup başsağlığı diledi, sonra aynen şöyle dedi:

"Annenize Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ne mutlu o anneye ki bu ülkeye sizin gibi değerli bir insan kazandırmış."

Bakan bu aşırı iltifata teşekkür etti.

Bakana vıcık vıcık yağ yapan o profesörün yüzünü hayatım boyunca hiç unutmadım.

Ama ondan sonra meslek yaşamımda hemen her kesimden, her meslekten öyle yağcılara rastladım ki, profesörün o gün yaptıkları çok hafif kaldı.

Başbakanın ve bakanların önünde perende atanlar mı, hazırolda bekleyenler mi, yalvaranlar mı...

Neler gördüm, neler...

* * *

Bir de şunu gördüm; politikacıların pek çoğu böyle vıcık vıcık yağlardan hoşlanıyor.

Şaşırıp ayakları yerden kesiliyor.

Özellikle iktidarları başarısız olmaya başladığı zaman çevrelerini hep bu tip yağcıların sarmasını istiyorlar.

Gerçekleri söyleyenlerden hoşlanmaz oluyorlar.

Yağcıların yalanlarıyla avunma girdabına kapılmaktan kurtulamıyorlar.

İşte o zaman düşüş daha da hızlanıyor.

Gerçekleri yazan gazeteleri okumuyorlar.

Eleştirel manşetlerden hoşlanmıyorlar.

Örneğin bugüne bakarsak, Başbakan Erdoğan’ın görmek istediği manşetler şöyle:

"Demokrasiye gölge düştü..."

"Hukuk kılıflı zorbalık... Yargı darbesi..."

"Askerle olmadı, umut yargıda..."

"Çağdışı mahkeme değişmeli..."

* * *

Oysa iktidar, çıkarları için yazan zibidilerin görüşleriyle rahatlamaya çalışacağına, gerçekleri okusa belki bir çıkış yolu bulabilir.

Çünkü onları terk edecek ilk insanlar o zibidiler olacak.

Bu değişmeyen bir kuraldır.

Aslında Anayasa Mahkemesi’ne açılan dava, AKP’nin AB aşkını yeniden alevlendirebilir.

AKP artık muhtaç olmadığına inandığı AB’nin zırhına bir kez daha bürünmek zorunda olduğunu fark eder.

Bakarsınız, 2004 yılına kadar yaptığı gibi yeniden AB’nin uslu çocuğu oluverir.
Yazarın Tüm Yazıları