Bazı sakıncalı politikacılar, Çanakkale’deki Zincirbozan askeri kampına kapatılmıştı.
Bu politikacılardan biri de İhsan Sabri Çağlayangil’di.
Çağlayangil’in anılarındaki şu ilginç olayı okuyalım:
Zincirbozan komutanı Amiral ile Deniz Baykal arasında üzücü bir olay yaşandı. Biz yemekte iken emir subayı bize bir káğıt getirdi.
"Bunu lütfen imzalayınız" dedi.
"Nedir bu?" dedik.
"Efendim usulen tahliye kararını tek tek tebliğ ediyoruz."
Demirel dahil getirilen káğıdı okuma gereği bile duymadan imzaladık.
Emir subayı, káğıdı imzalatmak için Deniz Baykal’a götürmüş.
Baykal okumuş, bakmış ki tebliğe bağlı olarak hepimizin imzaladığı káğıtta, tahliye ile birlikte "Zincirbozan günlerini hiçbir surette eleştirmeyeceğiz" diye bir ibare var.
"Ben bunu imzalamam" demiş.
Emir subayı komutana durumu bildirmiş, komutan da Baykal’ı çağırmasını söylemiş.
Baykal yanına gelince onun koluna girmiş, "Sizinle yemekhanede konuşalım" demiş. Başlamışlar tartışmaya.
* * *
Ben seslerini duyarak odaya girdiğimde, ikisi de oldukça öfkeliydi. Tartışıyorlardı. Deniz Baykal, "Böyle bir metni imzalatmaya hakkınız yok" diyordu. Komutan elini hırsla masaya vurdu:
"Ben Türk ordusunun bir amiraliyim.Bunu imzalayacaksınız diyorum ve bunu imzalamaya mecbursunuz."
Baykal aynı şekilde elini masaya vurdu:
"Sizin de karşınızda bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var.İmzalamıyorum."
Ben araya girdim. "Şu metni getirin de bir okuyalım" dedim.
Metin getirtildi. Okuduk. Metinde tahliye kararıyla birlikte ilerde Zincirbozan günlerinin hiçbir şekilde tartışılmayacağı, eleştirilemeyeceği ibareleri vardı.
Amiral, "Ne var bunda?Biz burada sizi elimizden geldiğince rahat ettirmeye gayret etmedik mi?" diyordu.
Baykal da, "Ben ilerde bu tasarrufu eleştireceğim.İlerde eleştireceğim bir olayı eleştirmeyeceğim diye niçin imza vereyim?" diye karşılık veriyordu.
Amiral bize karşı gerçekten saygılı ve dikkatli davranmıştı. Ona dedim ki:
"Sizin burada bize gösterdiğiniz tavra bir diyeceğimiz yok.Ama bizi buraya siz getirmediniz.Buraya geliş biçimimizin nedenini eleştirme hakkımız hep olacaktır."
Amiral durdu, düşündü. Emir subayına döndü, "Sadece radyoda okunan tahliyeyi belirten bir metin yazarak imzalarını alınız" dedi ve elinde tuttuğu bizim imzaladığımız, Baykal’ın imzalamadığı káğıdı yırtıp attı.
* * *
Bugün seçim yaklaştıkça daha yoğun olarak sürdürülen bir kampanya var.
AKP’nin yeniden iktidar olmasını sağlamak amacıyla yürütülen bu kampanyayı Batılılar yerli işbirlikçileri eliyle yürütüyorlar.
İşlenen şu:
"CHP faşist parti, Baykal faşist, asker yanlısı ve darbe destekçisi."
AKP ve Erdoğan ise liberal demokrat ve istikrarın güvencesi..."
Türkiye bu densiz oyunu 22 Temmuz’da yenmek gücüne sahiptir.
Tek yapılması gereken, sandığa gidip oy kullanmaktır.