RİZE Vakfı Başkanı Orhan Keçeli, geçen gün vakıf merkezinde Rizelileri topladı.
Pınar Türenç Rizeli olduğu için ben de gözlemci olarak katıldım toplantıya.
O gece Karadeniz insanının kıpır kıpır coşkusuna, pırıltılı zekásına bir kez daha şapka çıkardım.
Her söz alan, "Biz iki başbakan çıkarmış bir iliz" diye Trabzonlu Atalay Şahinoğlu’na takıldı.
Vakıf Başkanı Orhan Keçeli, toplantıda Rize’nin sorunlarının masaya yatırılıp çözümler aranacağını anlattı ve toplantıyı bunun için düzenlediklerini söyledi.
3 ay önce Kadıköy Kaymakamlığı’ndan Rize’ye atanan Vali Kasım Esen, yaptığı konuşmada tam iki saat Rize’nin bütün anatomik yapısını gözler önüne serdi.
Bazı ilginç başlıklar şöyle:
Rize’de intiharlar Türkiye ortalamasının çok altında ama teşebbüsler çok üstünde.
Suçlar ağırlıklı olarak ocak ve mayıs aylarında işleniyor.
Aile yapısı çok sağlam ama aile bireyleri arasında iletişimsizlik felaket.
Eğitimde durum iyi sayılabilir. Örneğin, kızını okula göndermeyen aile yok.
Vali Kasım Esen, silah ruhsatı almak için başvuranlardan kızını liseye göndermeyen varsa onun başvurusunu kabul etmiyor.
Okullaşma da iyi durumda. Hedef yüzde yüze ulaşmak.
* * *
Rize sağlık hizmetlerinde 22. sırada. Hedef 20’nin altına inmek.
Ekonomi çok parlak değil. Çay var. Biraz da fındık... Sanayi çok az.
O nedenle kayak ve yayla turizmi geliştirilmeye çalışılıyor.
Örneğin, Ohit Dağı’nda ekimden hazirana kadar kar var. Bunu değerlendirmek için çalışmalar yoğunlaştırılmış.
Toplantının sonunda Rizeli işadamı, fıkra üstadı Halim Mete geldi kürsüye.
İlk fıkra şöyle:
Manş Tüneli yapılacak. İhale için üç firma teklif vermiş. Alman firması, "Tünelin Manş’ın ortasında buluşması konusunda 1 metrelik bir hata olabilir, onu da hallederiz" demiş.
Japonlar ise yarım metre hata olabileceğini söylemişler.
Türk firmasının adına konuşan Temel,"Buluştuk buluştuk, buluşamazsak iki tünel yapmış oluruz" demiş.
Rize’ye üst düzey bir yönetici gelmiş. Herkes şikáyet etmeye başlamış. Adam şaşırmış, "Yahu, küçücük bir ilsiniz, niye bu kadar çok şikáyet ediyorsunuz?" diye sormuş.
Bu söz Rizelileri bir anda germiş:
"Ne deysun sen?Bizim her yanimuz tepedir da.Sen bizi bir ütülersen Konya’dan büyük olduğumuzu görürsün."
Dedim ya Rizelilerin zekálarına, coşkularına, girişimciliklerine ve de cesaretlerine şapka çıkarmamak olanaksız.
Soruşturmayı bıraktık
HRANT Dink cinayetinin aydınlatılmasını bir yana bıraktık, "Tetikçinin fotoğrafını jandarma mı çekti, polis mi çekti" tartışmasına daldık.
Tartışacağımıza, suçluya suçlu gibi hareket etmesini bilmeyen polis ya da jandarma görevlileri hakkında yasal işlem yapılmasını istememiz gerekmez mi?
Cinayeti planlayanlar, kesin kahkahalarla gülüyorlardır.