Paylaş
İktidar AKM’yi onarmak amacıyla kapatınca İstanbul’da opera ve bale sergilenemiyordu.
Bu bir avuç insan iki yıldır bunun acısını çekiyordu.
Denizbank da büyük bir duyarlılıkla onların yanında yer aldı ve İstanbul Opera Festivali’ne sponsor oldu. Sonra hazırlıklar yapıldı ve 2-23 Temmuz arası festival tarihi olarak belirlendi.
Festival 2 Temmuz Cuma günü Rossini’nin Fatih Sultan Mehmet Operası’yla açıldı.
Ünlü besteci Rossini’nin bu güzel yapıtını Yekta Kara sahneye koydu. Operada zaman zaman sahnede 350 kişi yer aldı.
Ama Kara’nın ustalığıyla bu kadar kalabalık kadro olmasına karşın en ufak bir kargaşa yaşanmadı ve onun olağanüstü yorumuyla soluksuz izlendi.
Orkestra şefi Antonello Allemandi ile Fatih rolünü oynayan dünyaca ünlü bas Istvan Kovacks çok başarılıydı.
Soprano Perihan N. Artan, Nesrin Gönüldağ, Murat Karahan, Serkan Bodur, Ali Murat Erengül operayı kusursuz söyleyip oynadılar.
* * *
Operanın en çarpıcı sahnesi Fatih’in beyaz at üstünde İstanbul’a girişiydi. Bu sahnede yer alan Harbiye Askeri Müze Mehter Takımı ise operaya renk kattı.
Ünlü besteci Rossini’nin müziği operayı doyumsuz hale getirdi.
İtalyan besteci ilk operasını 18 yaşında besteledi. Onu üç opera daha izledi.
Bu dört opera 20’li yaşların başında onu Avrupa’da büyük bir üne kavuşturdu.
Başyapıtı Sevil Berberi’ni tamamladığında ise yaşı henüz 24’tü.
Rossini 18-37 yaşları arasında birbirinden güzel tam 39 opera besteledi ve Avrupa’nın en popüler opera bestecisi oldu.
Ama sonra sağlığı bozuldu ve opera bestelemeyi 37 yaşında bıraktı. 1868’de 76 yaşında yaşama veda etti.
Büyük özverili bir çalışma ile gerçekleştirilen bu festivale genel müdür ünlü orkestra şefi Rengim Gökmen ile Yekta Kara başta olmak üzere emeği geçen herkese İstanbullu sanatseverler minnettar olmalıdır.
Bu festivalin giderini karşılayarak gerçekleşmesinde büyük rol oynayan Denizbank’ın sanata katkıları ise her türlü övgüye değer.
Onların sayesinde İstanbullu sanatseverler opera özlemini biraz olsun giderecekler.
YÖK’ün demokrasisi
BAŞKAN Yusuf Ziya Özcan’ın yaptıklarını gördükçe hayretler içinde kalıyor insan.
Bir bilim adamı nasıl bu kadar demokrasi karşıtı bir tutum içinde olabilir. Onun başkanlığındaki YÖK, üniversitelerdeki rektör seçimleri sonuçlarını hiçe sayıp keyfine göre sıralama yapıyor.
Seçilen aday eğer AKP’nin dünya görüşüne yakın değilse onun üstü çiziliveriyor.
4 oy, 2 oy, hatta bir oy alan adayı ilk üçe yerleştirip Çankaya’ya yolluyorlar.
Bakalım Cumhurbaşkanı bu rezalete “İnsaf” diyecek mi?
Benim YÖK’e önerim şu: Rektör seçimlerini kaldırın, keyfinize göre liste yapın ve Cumhurbaşkanı’na sunun.
Hiç değilse üniversitelerdeki bu komik oyun biter.
Bunun için yasal düzenleme gerekiyorsa hükümete bildirin.
Nasıl olsa istediğiniz yasa Meclis’te beş dakikada Beşiktaş olur.
Paylaş