Başbakan Ümraniye’de acaba ne düşündü

GEÇEN gün iki hanım arkadaş gazeteye alı al moru mor geldiklerinde dehşete düşmüş bir haldeydiler.

Feryat eder gibi "Korkunçtu, korkunç" dediler.

Hepimiz heyecanla soruduk: "Ne oldu?"

Nefes almadan anlatmaya başladılar:

"Gazeteye gelirken otobüs garajının karşısındaki IKEA’ya uğrayalım dedik. İçeri girer girmez neye uğradığımızı anlayamadık. Kendimizi kara çarşaflı, türbanlı yüzlerce kadının arasında bulduk. Şaşırdık ve ürktük. Çünkü bizden başka başı açık kimse yoktu. Hemen dışarı çıktık. Çok kötü. Kendimizi İran’da sandık..."

Ben de geçen hafta buna benzer bir manzara ile karşılaştım.

İstanbul’a yakın bir beldeye bir arkadaşıma gitmiştim.

Çevreyi dolaşırken yeni açılan bir lokantaya gittik.

Yakındaki lisenin öğrenci velileri kadın kadına toplanmışlar.

Uzak bir masaya geçip oturduk.

İçerde 40’a yakın kadın vardı. Baktım, içlerinde sadece lokanta sahibi ile bir tek velinin başı açıktı.

Gerisi tümüyle türbanlıydı.

* * *

Bu tabloların benzerlerini sanırım siz de günlük yaşamınızda görüyor olmalısınız.

AKP Türkiye’sinde kadınlar hızla örtünüyorlar.

Ülkenin görünümü fark edilir bir şekilde beyazdan siyaha doğru renk değiştirmeye başladı.

AKP bu örtünmenin daha da hızlanmasından yana.

Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri türbanı üniversitelere sokmaktan başka bir şey düşünmüyor.

Ekonomi yangın yerine dönmüş.

Piyasaları saran dev alevlerin nerede duracağı belli değil.

Ama Başbakan ile arkadaşlarının aldırdığı yok. Onların aklı fikri türbanda.

Başbakan, laik rejim için uyarı yapan yargıya, üniversite rektörlerine siyasi nezaket kurallarını bir kenara iterek yakışıksız bir üslupla saldırıyor.

Hakaretler yağdırıyor.

"Sen kimsin be... Otur oturduğun yerde..." diyor.

Bütün dünyayı saran bu yangından Türkiye’nin nasıl en az zararla kurtulacağını düşünüp acil önlemler alacağına türbanı nasıl yapalım da üniversitelerde serbest bırakalıma kafa yoruyor.

Cumhurbaşkanı ise dünyanın insanlığa karşı suç işlemekle, hatta soykırımla suçladığı Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’i Çankaya’da ağırlamak gafletinde bulunuyor.

* * *

Başbakan yargıya ve rektörlere dönük hakaretlerini yaparken tahmin edeceğiniz gibi basını da unutmadı.

Bu hakaretleri partisinin Ümraniye örgütünün kadın kolları toplantısında yaptı.

Salondaki kadın partililerin hemen hepsi tesettürlüydü.

Başbakan işine geldiği zaman sürekli olarak Atatürk’ün "muasır medeniyetler hedefi"nden söz eder.

Partisinin izlediği yolun da "Büyük Atatürk’ün gösterdiği bu hedef" olduğunu tekrarlayıp durur.

Başbakan Ümraniye’de kürsüde konuşurken salondaki görüntüye bakıp acaba ne düşündü?

Acaba kendi kendine "Atatürk ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak amacıyla kadınları örtülerden kurtarmak için mücadele etti. Halbuki ben kadınları örtmek için mücadele ediyorum" dedi mi?
Yazarın Tüm Yazıları